Analar |
Ne güzel hayatı analarla yaşamak Yürekleri temiz, alınları ak Duyguları bile haramdan uzak Sıcak analar bilirim. Yurdumuzun, yuvamızın orta direği Dünyadaki varlıkların en mübareği Elimize diken batsa yüreği; Yanacak analar bilirim.
Bendedir öksüzlerin çektiği çile Gözyaşımı oya yaptım mendile. Ağlasam sesimi yattığı yerden bile Duyacak analar bilirim. |
Şair : Yavuz Bülent Bakiler |
Türkiyem, Anayurdum, Sebebim, Çarem! |
Ben, kağnılarla yaylılarla büyüdüm geldim Çocuk yüreğimi yakan türküler dinleye dinleye. Mahzun kağnılarla, nazlı yaylılarınla Ve tozlu yollarınla sevdim seni Türkiye!
O tezek topladığım kırlar, yaylalar... Başına oturduğum, yemek yediğim atandır. Türkiye'm, anayurdum, sebebim, çarem... Taşına toprağına vurgunluğum bundandır...
Akşam karanlığıyla başlardı kurbağalar Susar gökyüzü kadar, dinlerdim biteviye. Gecemi besteleyen cırcır böceklerinle. Kurbağa seslerinle sevdim seni Türkiye!
Bir Peygamber sofrasıydı soframız: Biraz tandır ekmeği, biraz çökelik... Yoksulluğunla da bağlandım kaldım sana Mecnunlar gibi üstelik.
Yağmurlar başlayınca, odalarımız damlardı Dizlerini döve döve ağlardı anam. Şimdi kırkikindiler boyunca sırılsıklam Küçük kerpiç evlerin çıkmaz aklımdan!
Türkiye'm! Hasretim! Kınalı türküm!.. İçiçe güzellik, uç uca kahır Yüreğimi bin parçaya bölseler Her parçası yine seni çağrışır. |
Şair : Yavuz Bülent Bakiler |
Gözlerin İstanbul Oluyor Birden |
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik, Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. Martılar konuyor omuzlarıma, Gözlerin İstanbul oluyor birden. Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen Durgun sular gibi azalacağım Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen. Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince Yalnız gözlerime bak diyeceksin. Ellerim usulca ellerine değince Kaybolup gideceksin Bir elim seni çizecek bütün pencerelere Bir elim seni silecek. Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere Senin için yeni baştan can kesilecek. Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde Sonra seni kaybetmek hemen her yerde Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak Yapayalnız kalmak iskelelerde. Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik, Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. Martılar konuyor omuzlarıma, Gözlerin İstanbul oluyor birden. |
Şair : Yavuz Bülent Bakiler |
Farkında Mısın? |
Anneciğim bilmem farkında mısın? Söylenmemiş en mübarek en aziz Duygularla çepe çevre çaresiz Sana yöneldiğimin farkında mısın? Demeden yakın ırak Bulutlarla savrulup, ırmaklarla akarak Sana "Anne" diyen dilleri kıskanarak Kapına geldiğimin farkında mısın?
Bütün anneleri düşündüm tek tek Sensin benim için en güzel örnek Seni dinleyerek, seni severek Nasıl yüceldiğimin farkında mısın?
Seni göremedim diye bu bahar İçimden bin türlü duygunun isyanı var Turnaların gökyüzünü sevdiği kadar Seni sevdiğimin farkında mısın? |
Şair : Yavuz Bülent Bakiler |
Analar |
Garibin anası pencerelerden Yanık türkülerle yollara bakar. İncecik yüzünde her akşam üstü, Çizgi çizgi, nokta nokta bir efkar.
Fakirin anası her sabah sessiz Ağlar çocuğunun aç çıplak durduğuna... Elleri koynunda kalır çaresiz, Bin pişman doğduğuna, doğurduğuna.
Mahkumun anası susar, konuşmaz Suçu kendisinde sanır. Kaçar insanlardan, aydınlıklardan Duvarlara bile baksa utanır.
Açılsa üstüm biraz duyar da gece yarısı Kalkar yatağından gelir. Bir mübarek el uzanır yorganıma usulca Bilirim anamın elidir.
Bir merhamet, bir sıcaklık, bir gurur, "Yavrum" diyen sesinde Ve günde beş vakit nabzı vurur, Beyaz tülbentinde seccadesinde
Karımın anası anama benzer, Öylesine yakın duygulu, ince... Özü sözü bir yayla gözesi kadar berrak Oturacak yer bulamaz çıkıp yanına gelince, Yüreği, destanlar gibi sımsıcak.
Ve alnım açıksa, başım dikse Dirliğimiz varsa, mutluysam, Yüzüme gülüyorsa böyle bu şehir... Bir beyaz zambak gibi pırıl pırılsa yavrum Ve yavrumsa sevdiren bana her şeyi bir bir Bu mutluluk, bu düzen, bu bitmeyen aydınlık Anasının yüzü suyu hürmetinedir. |
Şair : Yavuz Bülent Bakiler |
Çaresiz |
Ah bilsen, bir bilsen duyduklarımı Sanki bir dağ ağırlığı kalkacak üzerimden Ve nehirler boşalacak sanki içerimden Sakın bilme! ... Anlatsan duyarım bütün güzellikleri Erir dağlarımın başındaki kar. Sussan içimde kıyamet kopar Sakın konuşma! ... Ha küreğe mahkum olmak prangaya vurulmak Ha görmemek gözlerini,ikiside bir Bütün kördüğümleri çözecek gözlerindir Sakın bakma! ... Bir haberin gelse iki satırlık Yüreğim birdenbire kanatlanır yücelir. Bir martı gibi çıkar kapına gelir. Sakın yazma! ... Çıkıp gittiğinden beri sessiz sedasız. Başıboş kalan esir, zindanda yatan hürüm. Dönmesen çaresiz kalır ölürüm Sakın gelme! ... İşte dağlar taşlar şahidim olsun Yüzüme bakma, konuşma, yazma istemiyorum Dipsiz karanlıklara bağırıp duruyorum Sakın işitme! |
Şair : Yavuz Bülent Bakiler |
Resim |
Nerde tasa duymadan yaşadığım o günler Bereketin nerde Rabbim, rahmetin nerde Çavdar ekmeği yenen kerpiç evlerde Sorulan ben olurum. Kimse duymaz çilesi tütmeyen ocakların Tanrım ne olursun yüzümüze bak. Dolaşır sokaklarda dilenciler aç çıplak Yorulan ben olurum. Düşmez bir damla yağmur, kavrulur toprak Ve çıplak ayaklar basamaz yere. Dudakları susuzluktan şerha şerha bin kere Yarılan ben olurum. Ve bütün yetimlerin yüreği bende sızlar Ağlar içimde her akşam isimsiz anasızlar Oyuncaksız, salıncaksız, kucaksız çocuklara Sarılan ben olurum. Kalkmaz karanlıklar üzerimizden Ölüm kol gezer her yerde. Ve kurşunlar sıkılır uzak köylerde Vurulan ben olurum. Ezanlar yükselir sonra minarelerden Bütün camilerde sabır, el-pençe divan durur. Secdeye varır alınlar, Kur'an okunur Durulan ben olurum |
Şair : Yavuz Bülent Bakiler |
Demedim Mi? |
Demedim mi bu hasret bitirir seni Ay dolanır gider, yalnız kalırsın. Her gün yeni baştan dağılır, ufalırsın Demedim mi yüreğim sevme! İşte ne gözyaşı, ne yemin, ne söz Geri dönen hangi güvercinin var? Senin hangi çiçeğini sakladı bahar? Demedim mi aklım inanma! Birgün naza çeker kendini demedim mi? Görmesen, zindana döner bu şehir Görsen, umursamaz, aldırmaz kafir. Demedim mi gözlerim bakma! Demedim mi bu ürperten sıcaklık Bu taze güzellik kaybolur birgün? Sonra boşu boşuna aranır, dövünürsün Demedim mi ellerim dokunma! Demedim mi birgün susar şarkılar Sesine ses veren rüzgarlar olur İstediğin kadar artık bekle dur Demedim mi kulağım duyma! Bir gün çıkıp gideceği belliydi Ayan-beyan belliydi anlayamadın. Başka bir rüyada şimdi o kadın Demedim mi kollarım sarma!
Bütün çektiklerim senin yüzünden Gölge bile geçirmezdin bir zaman üzerinden Ah! Şimdi paramparça oldun binbir yerinden Demedim mi gururum kırılma! |
Şair : Yavuz Bülent Bakiler |
Sen Sen Sen |
Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden., Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter. Hiç kimse aramasa sormasa beni Sen gelsen yeter..
Huzur ellerinin güzelliğidir. Gözlerin karşımda mutluluk denizi. Her sabah soframızda ekmeğimizi Sen bölsen yeter..
Yüreğim seninle yaylalar kadar serin Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam Sen dolsan yeter..
Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm. Bende sabır sende naz.. Gündüzünden vazgeçtim düşümde biraz Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter..
Duymasa da hiç kimse şâir gönlümün, Sende karar kıldığını... Ve içimin şerha şerha yarıldığını, Sen bilsen yeter..
Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi.. Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek.. Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek, Eğilsen yeter........... |
Şair : Yavuz Bülent Bakiler |
Pazartesi, Kasım 02, 2009 |
Category: |
Comments (0)