GÜNEY CEPHESİ

Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağanı, bu zamanda oturdum.
Sözümü tamamiyle işit. Bilhassa küçük kardeşim,yeğenim, oğlum, bütün soyum, milletim, güneydeki şadpıt beyleri, kuzeydeki tar- kat, buyruk beyleri,Otuz Tatar...../ Dokuz Oğuz beyleri, milleti ! Bu sözümü iyice işit, adamakıllı dinle;

GÜNEY CEPHESİ

Tengri teg tengride bolmuş Türk Bilge Kağan,bu ödke oturtum.
Sabımın tüketi eşidgil.Ulayu ini yigünüm,oğlanım,biriki oğuşum, budunum,biriye şadpıt begler., yırıya tarkat buyruk beğler Otuz (tatar...) Tokuz Oğuz begleri, budını ! bu sabımın edgüti eşid. Katığdı tıngla:

İleri gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar, onun içindeki millet hep bana tabidir. Bunca milleti hep düzene soktum. O şimdi kötü değildir. Türk kağanı Ötüken ormanında oturursa ilde sıkıntı yoktur.
İlgerü kün togsıka birigerü kün ortusıngaru kurıgaru kün batsıkınga yırıgaru tün ortusıngaru anda içreki budun [kop]m[ang]ak[örür]. [Bunç]a budun kop itdim. Ol amtı anyıg yok. Türk kagan Ötüken yış olursar ilte bung yok.
Doğuda şantuk ovasına kadar ordu sevk ettim, denize ulaşmama az kaldı. Güneyde dokuz Ersine kadar ordu sevk ettim, Tibete ulaşmama az kaldı. Batıda İnci nehrini geçerek Demir Kapıya kadar ordu sevk ettim. Kuzeyde Yir Bayırku yerine kadar ordu sevk ettim. Bunca yere kadar yürüttüm. Ötüken ormanından daha iyisi hiç yokmuş. İl tutacak yer Ötüken ormanı imiş.
İlgerü Şantung yazıka tegi süledim, taluyka kiçig tegmedim. Birigerü Tokuz Ersinke tegi süledim, Tüpütke kiçig [teg]medim. Kurıgaru Yinçü ög[üz] keçe Temir Kapıgka tegi süledim. Yırıgaru Yir Bayırku yiringe tegi süledim. Bunça yirke tegi yorıtdın. Ötüken yışda yig idi yok ermiş. İl tutsık yir Ötüken yış ermiş.
Bu yerde oturup Çin milleti ile anlaştım.. Altını, gümüşü,ipeği, ipekliyi sıkıntısız öylece veriyor.
Bu yerde olurup Tapgaç budun birle tüzültüm. Altun kümüş işgiti kutay bungsuz ança birür.
Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış. Yaklaştırıp, konduktan sonra, kötü şeyleri o zaman düşünürmüş. İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş. Bir insan yanılsa, kabilesi, milleti, akrabasına kadar barındırmazmış. Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok çok, Türk milleti öldün; Türk milleti, öleceksin! Güneyde Çogay ormanına, Tögültün ovasına konayım dersen, Türk milleti, öleceksin!
Tabgaç budun sabı süçig agısı yumşak ermiş. Süçig sabın yımşak agın arıp ırak budunug ança yağutır ermiş. Yaguru kondukda kisre anyıg bilig anda öyür ermiş. Edgü bilge kişig edgü alp kişig yorutmaz ermiş. Bir kişi yangılsar oguşuı budunı bişükinge tegi kıdmaz ermiş. Süçig sabınga yımşak agısınga arturup öküş Türk budun öltüg. Türk budun ölsiking. Biriye Çogay yış Tögültün yazı konayın ister Türk budun ölsikig.
Orada kötü kişi şöyle öğretiyormuş; Uzak ise kötü mal verir, yakın ise iyi mal var verir diyip öyle öğretiyormuş. Bilgi bilmez kişi o sözü alıp, yakına gidip, çok insan, öldün!
O yere doğru gidersen, Türk milleti, öleceksin! Ötüken yerinde oturup kervan, kafile gönderirsen hiçbir sıkıntın yoktur. Ötüken ormanında oturursan ebediyen il tutarak oturacaksın.
Anda anyıg kişi ança boşgurur ermiş: Irak erser yablak ağı birür, yağuk erser edgü agı birür tip ança boşgurur ermiş. Bilig bilmez kişi ol sabığ alıp yaguru barıp öküş kişi öltüg.
Ol yirgerü barsar Türk budun ölteçi sen. Ötüken yir olurup arkış tirkiş ısar neng bunguğ yok. Ötüken yış olursar benggü il tuta olurtaçı sen.
Türk milleti, tokluğun kıymetini bilmezsin. Açlık, tokluk düşünmezsin. Bir doysan açlığı düşünmezsin. Öyle olduğun için, beslemiş olan kağanının sözünü almadan her tarafa gittin. Hep oralarda mahvoldun, yok edildin. Orda, geri kalanınla her yere hep zayıflayarak, ölerek yürüyordun. Tanrı buyurduğu için, kendim devletli olduğum için, kağan oturdum. Kağan oturup; aç, yoksul milleti hep toplattım. Yoksul milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım. Yoksa, bu sözümde yalan var mı?
Türk budun tokurkak sen. Açsık tosık ömez sen. Bir todsar açsık ömez sen. Antagıngın üçün igidmiş kaganıngın sabın almatın yir sayu bardığ. Kop anda alkıntığ, arıltığ. Anda kalmışı yir sayu kop toru ölü yorıyur ertig. Tengri yarlıkadukın üçün [o]züm kutum bar üçün kağan olurtum. Kağan olurup yok çıgany budunug kop kubratdım. Çıgany budunung bay kıldım. Az budunung öküş kıldım. Azu bu sabmıda igid bar gu?
Türk beyleri, milleti, bunu işitin ! Türk milletini toplayıp il tutacağını burda vurdum. Yanılıp öleceğini yine burda vurdum. Her ne sözüm varsa ebedi taşa (bengü taşa) vurdum. Ona bakarak bilin. Şimdiki Türk milleti, beyleri, bu zamanda itaat eden beyler olarak mı yanılacaksınız ?
Türk begler budun bunı eşiding. Türk [budunti]rip il tutsıkıngın bunda urtum. Yangılıp ölsikingin yime bunda urtum. Neng neng sabım erser benggü taşka urtum. Angar körü biling. Türk amtı budun begler bödke körügme begler gü yangıltaçı siz?
Ben ebedi taş (bengü taş) yontturdum..... Gönüldeki sözümü vurdurdum........ On Ok oğluna, yabancısına kadar bunu görüp bilin. Bengü taş yontturdum....... İl ise , şöyle daha erişilir yerde ise , işte öyle erişilir yerde bengü taş yontturdum, yazdırdım. Onu görüp öyle bilin....
Men b[enggü taş tokıtdım.......... Tabg]aç kağanda bedizçi kelürtüm, bedizet[t]im. Mening sabımın sımadı. Tabgaç kaganıng içreki bedizçig ıtı. Angar adınçıg bark yaraturtum. İçin taşın adınçığ bediz urturtum. Taş tokıtdım. Köngülteki sabımın u[rturtum........... On Ok oğlıng]a tatınga tegi bunı körü biling. Ol taş [..................] dım. Bu bitig bitigme atısı Yol[l]ug T[igin].
DOĞU CEPHESİ
DOĞU CEPHESİ
Üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insan oğlu kılınmış. insan oğlunun üzerine ecdadım Bumin Kağan,İstemiKağan oturmuş. Oturarak Türk milletinin ilini töresini tutu vermiş,düzenleyi vermiş. Dört taraf hep düşman imiş. Ordu sevk ederek dört taraftaki milleti hep almış, hep tabi kılmış.Başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüş. Doğuda kadırkan ormanına kadar, batıda DemirKapıya kadar kondurmuş. İkisi arası5nda pek teşkilatsız Gö Türk öylece oturuyormuş. Biölgili kağan imiş, cesur kağan imiş. Buyruğu yine bilgili imiş tabii,İli tutup töreyi düzenlemiş. Kendisi öylece vefat etmiş. Yasçı, ağlayıcı, doğuda gün doğusundan Böklü çöllü halk, Ç in,Tibet, Avar, Bizans, Kırgız, Üç Kurıkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı, bunca millet gelip ağlamış, yas tutmuş. Öyle ünlü kağan imiş.
Üze kök tengri asra yağız yir kılındukda ikin ara kişi oğlı kılınmış. Kişi oğlında üze eçüm apam Bumin Kağan İstemi Kağan olurmış. Olurupan Türk budunung ilin törüsin tuta birmiş, iti birmiş. Tört bulung kop yağı ermiş. Sü sülepen tört Başlıgıg yükündürmiş. Tizligig sökürmiş. İlgerü Kadırkan yışka tegi kirü Temir Kapıgka tegi kondurmış. İkin ara idi oksuz Kök Türk ança olurur ermiş. Bilge Kağan ermiş, Alp Kağan ermiş. Buyrukı yime budunı yime tüz ermiş. Anı üçün ilig ança tutmış erinç. İlig tutup törüg itmiş. Özi ança tutmış erinç. İlig tutup törüg itmiş. Özi ança kergek bolmış. Yoğçı sığıtçı öngre kün toğsıkda Bökli çöl[l]üg il Tabgaç Tüpüt Apar Purum Kırgız Üç Kurıkan Otuz Tatar Kıtany Tatabı bunça budun kelipen sığtamış yoğlamış. Antağ külüg kağan ermiş.
Ondan sonra küçük kardeşi kağan olmuş tabii, oğulları kağan olmuş tabii. Ondan sonra küçük kardeşi büyük kardeşi gibi kılınmamış olacak, oğlu babası gibi kılınmamış olacak. Bilgisiz kağan oturmuştur, kötü kağan oturmuştur.Buyruğu da bilgisizmiş tabii, kötü imiş tabii. Beyleri, milleti ahenksiz olduğu için , Çin milleti hilekâr ve sahtekâr olduğu için , aldatıcı olduğu için,küçük kardeş ve büyük kardeşi birbirine düşürdüğü için, bey ve milleti karşılıklı çekiştirttiği için, Türk milleti il yaptığı ilini elden çıkarmış, kağan yaptığı kağanını kaybedi vermiş. Çin milletine beylik erkek evlâdı kul oldu, hanımlık kız evlâdı cariye oldu.Türk beyler Türk adını bıraktı. Çinli beyler Çin adını tutup, Çin kağanına itaat etmiş. Elli yıl işi gücü vermiş. Doğuda gün doğusunda Böklü kağana kadar ordu sevk edi vermiş. Batıda Demir Kapıya kadar ordu sevk edi vermiş. Çin kağanına ilini, töresini alı vermiş.
Anda kisre inisi kağan bolmış erinç, oğlıtı kağan bolmış erinç. Anda kisre inisi eçisin teg kılınmaduk erinç, oğlı kangın teg kılınmaduk erinç. Biligsiz Kağan olurmış erinç, yablak kağan olurmış erinç. Begleri budunı tüzsüz üçün Tabgaç budun tebligin kürlüg üçün armakçısın üçün inili eçili kingşürtükin üçün begli budunlıg yongşurtukın üçün Türk budun illedük ilin ıçğınu ıdmış, kağanladuk kağanın yitürü ıdmış. tagaç budunka beglik urı oglun kul boldı, işilik kız oglın küng boldı. Türk begler Türk atın ıtı. Tabgacçı begler Tabga atın tutupan Tabgaç kağanka körmiş. Elig yıl işig küçüg birmiş. İlgerü kün toğsıkda Bökli kağanka tegi süleyü birmiş. Kurıgaru Temir Kapıgka tegi süleyü birmiş.Tabgaç Kağanka ilin törüsin alı birmiş.
Türk halk kitlesi şöyle demiş: İlli millet idim, ilim şimdi hani, kime ili kazanıyorum der imiş. Kağanlı millet idim, kağanım hani, ne kağana işi gücü veriyorum der imiş. Öyle diyip Çin kağanına düşman olmuş.Düşman olup, kendisini tanzim ve tertip edemediğin- den yine teslim olmuş.
Türk kara kamağ budun ança timiş: İllig budun ertim, ilim amtı kanı, kimke ilig kazganur men tir ermiş. Kağanlıg budun ertim, kağanım kanı, ne kağanda işig küçüg birür men tir ermiş. Ança tip Tabgaç kağanka yağı bolmış. Yağı bolup itinü yaratunu umaduk yana içikmiş.
Bunca işi gücü verdiğini düşünmeden, Türk milletini öldüreyim, kökünü kurutayım der imiş. Yok olmaya gidi- yomuş.
Bunça işig küçüg birtürkgerü sakınmatı Türk budun ölüreyin uruğsıratayın tir ermiş. Yokadu barır ermiş.
Yukarıda Türk Tanrısı, Türk kutsal yeri , suyu öyle tanzim etmiş. Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye babam İlteriş Kağanı, annem, an- nem İlbilge Hatunu göğün tepesinden yukarı kaldırmış olacak. Babam kağan on yedi erle dışarı çıkmış. Dışarı yürüyor diye ses işitip şehirdeki dağa çıkmış, dağdaki inmiş, toplanıp yetmiş er olmuş. Tanrı kuvvet verdiği için babam kağanın askeri kurt gibi imiş, düşmanı koyun gibi imiş. Doğuya, batı- ya asker sevk edip toplamış, yığmış. Hepsi yedi yüz er olmuş.
Üze Türk Tengrisi Türk ıduk yiri subu ança itmiş. Türk budun yok olmazun tiyin budun bolçun tiyin kangım İltiriş Kağanığ ögüm İlbilge Katunug tengri töpüsinde tutup yügerü kötürmiş. Taşra yorıyur tiyin kü eşidip balıkdaki tağıkmış, tağdaki inmiş, tirilip yitmiş er bolmış. Tengri küç birtük üçün kangım kağan süsi böri teg ermiş, yağısı koyn teg ermiş. İlgerü kurıgaru sülepti[r]m[iş] kubrat[mış]. [K]amağı yiti yüz er bolmış.
Yedi yüz er olup ilsizleşmiş, kağansız- laşmış milleti, cariye olmuş, kul olmuş milleti, Türk töresini bırakmış milleti, ecdadımın töresince yaratmış, yetiştir- miş. Tölis, Tarduş milletini orda tanzim etmiş. Yabguyu, şadı orda vermiş.
Yiti yüz er bolup ilsiremiş kağansıramış budunuğ, küngedmiş kuladmış budunug, Türk törüsin ıçgınmış budunug eçüm apam törüsince yaratmış, boşgurmış. Tölis Tarduş [budunug anda itmiş] Yabgug şadıg anda birmiş.
Güneyde Çin milleti düşman imiş. Kuzeyde Baz Kağan, Dokuz Oğuz kavmi düşman imiş. Kırgız, Kurıkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı hep düşman imiş. Babam kağan bunca..........] Kırk yedi defa ordu sevk etmiş, yirmi savaş yapmış. Tanrı lütfettiği için illiyi ilsizleş- tirmiş, kağanlıyı kağansızlaştırmış, düşmanı tabi kılmış, dizliye diz çöktür- müş, başlıya baş eğdirmiş. Babam ka- ğan öylece ili, töreyi kazanıp, uçup gitmiş
Biriye Tabgaç budun yağı ermiş. Yırıya Baz kağan Tokuz Oğuz budun yağı ermiş. Kırgız Kurıkan Otuz Tatar Kıtany Tatabı kop yağı ermiş. Kangım kağan bunca........... Kırk artukıyiti yolı sülemiş, yigirmi süngüş süngişmiş. Tengri yarlıkaduk üçün illigig ilsitermiş, kaganlıgıg kagansıratmış, yagıg baz kılmış, tizligig sökürmiş, başlıgıg yükündü[rmiş. Kangım kagan ança ilig] törüg kazganıp uça barmış.
Babam kağan için ilkin Baz Kağanı Balbal olarak dikmiş.O töre üzerine amcam kağan oturdu. Amcam kağan oturarak Türk Milletini tekrar tanzim etti, besledi. Yoksulu zengin kıldı, azı çok kıldı. Amcam kağan oturduğunda kendim Tarduş Milleti üzerinde şad idim. Amcam kağan ile doğuda Yeşil Nehir, Şantung ovasına kadar ordu sevk ettik. Batıda Demir Kapıya kadar ordu sevk ettik. Kögmeni aşarak Kırgız ülkesine kadar ordu sevk ettik, on üç defa savaştık. İlliyi ilsizleştirdik, kağan- lıyı kağansızlaştırdık. Dizliye diz çöktür- dük, başlıya baş eğdirdik.
Kangım Kaganka başlayu Baz kaganıg balbal tikmiş. Ol törüde üze eçim kagan olurtı. Eçim kagan olurupan Türk budunug yiçe itdi, igit[t]i. Çıganyıg [bay kıldı, azıg öküş kıldı]. Eçim kagan olurdukda özüm Tarduş budun üze şad ertim. Eçim kagan birle ilgerü Yaşıl Ögüz Şantung yazıka tegi süledimiz. Kurıgaru Temir Kapigka tegi süledimiz. Kögmen aşa Kı[rkız yiringe tegi süledimiz] Kamagı biş otuz süledimiz, üç yigirmi süngüşdümüz. İlligig ilsiretdimiz, kaganlıgıg kagansıratdımız. Tizligig sökürtümüz, başlıgıg yükündürtümüz.
Türgiş Kağanı Türkümüz, milletimiz idi. Bilmediği için, bize karşı yanlış hareket ettiği için kağanı öldü. Buyruku, beyleri de öldü. On Ok kavmi eziyet gördü.
Türgiş kagan Türkümüz [budunumuz erti. Bilmedükin] üçün kaganı ölti. Buyrukı begleri yime ölti. On Ok budun emgek körti.
Ecdadımızın tutmuş olduğu yer, su sahipsiz olmasın diye Az milletini tanzim ve tertip edip....
Eçümüz apamız tutmış yir sub idisiz bolmazun tiyin Az budunug itip yar[atıp........]
Bars bey idi. Kağan adını burda biz verdik. Küçük kız kardeşim prensesi verdik. Kendisi yanıldı, kağanı öldü, milleti cariye, kul oldu.
Kögmen yir sub idisiz kalmazun tiyin Az Kırgız budunug yarat[ıp keltimiz, süngüşdümüz.....ilin] yana birtimiz.
Doğuda Kadırkan ormanını aşarak milleti öyle kondurduk, öyle düzene soktuk. Batıda Kengü Tarmana kadar Türk milletini öyle kondurdu, öyle dü- zene soktuk.
İlgerü Kadırkan yışığ aş budunug ança itdimiz. Kurıgaru Kengü Tarmanka tegi Türk budunug ança kondurtumuz, ança itdimiz
O zamanda kul kullu olmuştu, cariye cariyeli olmuştu. Küçük kardeş büyük kardeşini bilmezdi, oğlu babasını bilmezdi. Öyle kazanılmış, düzene sokulmuş ilimiz, töremiz vardı.
Ol ödke kul kullug bolmış erti., [küng, künglük bolmış erti. İnisi eçisin bilmez erti, oglı kangın bilmez erti.] Ança kazganmış itmiş ilimiz törümüz erti.
Türk, Oğuz beyleri, milleti, işitin: Üstte gök basmasa, altta yer delinme- se, Türk milleti, ilini töreni kim bozabi- lecekti? Türk milleti, vaz geç, pişman ol! Disiplinsizliğinden dolayı, beslemiş olan bilgili kağanınla, hür ve müstakil iyi iline karşı kendin hata ettin, kötü hale soktun.
Türk Oguz begleri budun eşiding: Üze tengri basmasar, asra yir telinmeser, Türk budun, ilingin törüngin kim artatı [udaçı erti]? Türk budun ertin, okün! Küregüngün üçün igidmiş bilge kaganıngın ermiş barmış edgü ilinge kentü yangıldıg, yablak kigürtüg.
Silahlı nereden gelip dağıtarak gön- derdi? Mızraklı nereden gelerek sürüp gönderdi. Mukaddes Ötüken ormanının milleti, gittin. Doğuya giden, gittin. Batıya giden, gittin. Gittiğin yerde hayrın şu olmalı: Kanın su gibi koştu, kemiğin dağ gibi yattı. Beylik erkek evladın kul oldu, hanımlık kız evladın cariye oldu. Bilmediğin için, kötülüğün yüzünden amcam kağan uçup gitti.
Yaraklıg kandın kelip yanya iltdi. Süngüglüg kandın kelipen süre iltdi? Iduk Ötüken y[ış budun bardığ. İlgera barigma] bardıg, kurıgaru barigma bardıg. Barduk yirde edgüg ol erinç: Kanıng subça yügürtı, süngüküng tagça yatdı. Beglik urı oglung kul boldı, işilik kız oglung küng boldı. Bilmedük üçün [yablakıngın üçün eçim kagan uça bardı.]
Önce Kırgız kağanını balbal olarak diktim. Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, babam kağanı, annem hatunu yükseltmiş olan Tanrı, il veren Tanrı, Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye kendimi o Tanrı kağan oturttu tabi.
Başlayu Kırgız kaganıg balbal tiktim. Türk budunug atı küsi yok bolmazun tiyin kangım kaganıg ögüm katunug kötürmiş tengri il birigme tengri Türk budun atı küsi yok bolmazun [tiyin özümün ol tengri] kagan olurtdı erinç.
Varlıklı, zengin millet üzerine otur- madım. İşsiz aşsiz, dışta donsuz; düşkün, perişan milletin üzerine otur- dum. Küçük kardeşim Kül Tigin ile konuştuk. Babamızın, amcamızın kazanmış olduğu milletin adı yok olmasın diye, Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım Küçük kardeşim Kül Tigin ile, iki şad ile öle yite kazandım. Öyle kazanıp bütün milleti ateş, su kılmadım.
Neng yılsıg budunka olurmadım. İçre aşsız taşra tonsuz yabız yablak budunda üze olurtum. İnim Kül Tigin birle sözleşdimiz. Kangımız eçimiz kaz[ganmış budun üçün tün udımadım, küntüz olurmadım. İnim Kül Tigin birle iki şad birle ölü yitü kazgandım. Ança kazganıp biriki budunug ot sub kılmadım.
Ben kendim kağan oturduğumda, her yere gitmiş olan millet öle yite, yaya olarak, çıplak olarak dönüp geldi. Milleti besleyeyim diye, kuzeyde Oğuz kavmine doğru, doğuda Kıtay,Tatabı kavmine doğru, güneyde Çine doğru on iki defa büyük ordu sevk ettim,....... savaştım. Ondan sonra, Tanrı bağışlasın, devletim var olduğu için, kısmetim var olduğu için, ölecek milleti diriltip besledim. Çıplak milleti donlu, yoksul milleti zengin kıldım. Değerli illiden, değerli kağanlığından daha iyi kıldım, düşmansız kıldım. Dört taraftaki milleti hep tabi kıldım, düşmansız kıldım. Hep bana itaat etti. İşi gügü veriyor. Bunca töreyi kazanıp Kül Tigin kendisi öylece öldü.
Men [özüm kagan olurtukuma yir sayu] barmış budun ölü yitü yadagın yalıngın yana kelti. Budunug igideyin tiyin yırıgaru yalıngın yana kelti. Budunug igideyin tiyin yırıgaru Oguz budun tapa ilgerü Kıtany Tatabı budun tapa birigerü Tabgaç tapa ulug sü iki yigir[mi süledim............ süngüşdüm. Anda.] kisre tengri yarlıkazu kutum bar üçün ülügüm bar üçün ölteçi budunug tirgürü igit[t]im. Yalıng budunug tonluğ çıgany budunug bay kıldım. Az budunug öküş kıltım. Igar illigde [ıgar kaganlıgda yig kıldım. Tört bulungdaki] budunug kop baz kıldım, yağısız kıldım. Kop manga körti. İşig küçüg birür. Bunça törüg kazganıp inim Kül Tigin özi ança kergek boldı.
KUZEY CEPHESİ
KUZEY CEPHESİ
Küçük kardeşim Kül Tigine gereken oldu. Kendim düşünceye daldım. Görür gözüm görmez gibi, bilir aklım bilmez gibi oldu. Kendim düşünceye daldım. Zamanı Tanrı yaşar. İnsanlar hep ölmek için türemiş. Öyle düşünceye daldım. Gözden yaş gelse engel olarak, gönülden ağla- mak gelse geri çevirerek düşünceye daldım. Müthiş düşünceye daldım. İki şadım ve küçük kardeş yeğenim, oğlanım, beylerim ,milletim gözü ka- şı kötü olacak diye düşünceye daldım.......................

BİLGE KAĞAN

İnim Kül Tigin kergek boldı.... Özüm sakındım(sıkındım). Körür közüm körmez teg, bilir biligim bilmez teg boldı.Özüm sıkındım (sakındım). Öd Tengri yaşar. Kişi oğlu kop ölgeli töremiş............ Ança sıkındım. Közde yaş kelser tıda, köngülte sığıt kelser yanduru sakındım. Katığdı sakındım.........
İki şad ulayı ini yigünüm, oğlanım, beglerim, budunum közü kaşı yablak boldaçı tip sakındım.

BİLGE KAĞAN




--
DEHA OLMAK:
İMKANSIZ SANILAN ŞEYLERİN iÇİNDE BİR MÜMKÜN OLDUĞUNU SEZMEKTİR, GEMİLERİN KARADA DA YÜZEBİLECEĞİNİ SEZMEK; MEHMET LERDEN BİRİNİ
FATİH YAPAR...
http://postahane.blogspot.com/

TÜRKÇE DERSİ KONULARINDA GEÇEN TERİMLER SÖZLÜĞÜ

 

A

 

Abartma (Mübalağa) : Bir durumu olduğundan çok ya da az göstermektir. Örnek :

Bütün gün çalışmaktan iğne ipliğe döndü.

Alem sele gitti gözüm yaşından

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.

 

AD : Varlıkların ve kavramların dilde var olan karşılığına, sözcük türü yönünden ad denir.

 

Ad Aktarması (Mürsel Mecaz) : Bir sözü benzetme amacı gütmeden bir başka söz yerine kullanmaktır.

Sözcüklerin yeni anlamlar yüklenmesinde bir etken de ad aktarmasıdır. Örnek :

"Sinema" için "beyaz perde"

"seçime katılmak" yerine "sandık başına gitmek"

 

Ad Aktarması : Bir sözcük ya da sözün, benzetme amacı güdülmeden, anlamca ilgili olduğu başka bir sözcük ya da söz yerine kullanılmasıdır. Bu mecaz türüne, "düz değişmece" de denir. Örnek :

Beyaz Saray bu olaya sıcak bakmıyor. (Amerika Birleşik Devletleri Başkanlığı)

Soba yandı                           (İçindeki odun - kömür)

Çankaya bu yasayı onaylamaz          (Cumhurbaşkanlığı)

Okul geziye gitti.                   (Okuldaki öğrenciler)

Mozart'ı severim.                    (Mozart'ın bestelerini)

Doğu kan ağlıyor.                    (Doğu yönündeki bölgeler)

 

Ad (isim) Cümlesi : Yüklemi ekeylemle çekimlenmiş bir ad ya da ad soylu sözcüğün bulunduğu cümlelerdir. Örnek :        Bu yaşlı kadın, olayın tek tanığıymış.

 

Ad Tamlamaları : En az iki adın, aralarında anlam bağlantısı kurarak oluşturduğu, bir nesnenin parçası olduğunu ya da bir nesnenin başka bir nesneyle tamamlandığını gösteren ad takımıdır. Ad tamlamalarında kullanılan tamamlayıcı öğeye tamlayan, birinci nesnenin parçası durumunda olan ikinci öğeye ise tamlanan denir. Örnek :

Denizin sesi bir melodi gibi geliyordu kulağıma.

Kış ayları burada oldukça ılıman geçiyor.

Ona hediye olarak yün gömlek aldım.

 

Anlam Daralması : Sözcükler, anlamda daralma ya da genişleme yoluyla başka bir anlama geçerek yan anlamlar kazanabilir.

Sözcüğün eskiden anlattığı şeyin ancak bir bölümünü, bir türünü anlatır duruma gelmesine anlam daralması denir.

Sözgelimi "oğul" sözcüğü başlangıçta kız ve erkek anlamlarını içerirken sonradan yalnızca erkek çocukları için kullanılarak anlam daralmasına uğramıştır.

"Erik" sözcüğü, şeftali, kayısı, zerdali anlamını içerirken, sonradan bir tür meyve için kullanılarak anlam daralmasına uğramıştır.

 

Anlam Genişlemesi : Bir varlığın bir türünü ya da tekini anlatan, kullanım alanları dar olan şeyleri gösteren sözcüklerin zamanla o varlığın bütün türlerini birden anlatır duruma gelmesine anlam genişlemesi denir. Örneğin ; "alan" sözcüğü, "düz ve açık yer" anlamını içerirken anlam genişlemesine uğrayarak "iş, meslek, araştırma-inceleme" anlamlarını da kazanmıştır.

 

Anlam Kayması : Bakınız : Başka Anlama Geçiş.

 

Argo : Genel dilin sözcüklerine yan anlamlar kazandırarak genel dilden ayrılan, bir meslek ya da topluluk arasında kullanılan özel dile argo denir. Argo, tek sözcükten oluşabileceği gibi söz öbekleri ve deyimlerden de oluşabilir. Örnek :

Okutmak    (elden çıkarıp - satmak)

racon          (adet - usül)

şabanlık      (aptallık - sersemlik)

keklemek    (kandırmak - aldatmak)

 

Atasözleri : Uzun deneyimler ve gözlemler sonucu oluşmuş, yol gösterici, genel kural biçiminde kalıplaşan, toplumca benimsenen ve anonim bir nitelik taşıyan özlü sözlerdir.

 

B

 

Basit Sözcükler : Herhangi bir yapım eki almamış ya da bir sözcükle birleşmemiş olan sözcüklere yapıları yönünden basit sözcük denir.

Örnek :             Kuşların kanadına yazdım aşkımı.

 

Başka Anlama Geçiş (Anlam Kayması) : Sözcüğün eskiden yansıttığı kavramdan bütünüyle farklı, yeni bir kavramı karşılar duruma gelmesine başka anlama geçiş denir. Örneğin :

 "sakınmak" sözcüğü Eski Türkçe de "düşünmek, üzerinde durmak, yaslanmak, kederlenmek" anlamını içerirken sonraları "tehlikeden uzak durmak" anlamına geçmiştir.

Başka anlama geçişin bir türü de anlam iyileşmesi ya da anlam kötülenmesidir. Kötü anlamı olan bir sözcüğün zamanla iyi bir anlam kazanmasına anlam-kötülenmesi denir.

 

Belirteç Tümleci : Bakınız : Zarf Tümleci.

 

Betimleme Paragrafı : Bir olayı, bir varlığı, durumu, çevreyi ya da bir kavramı göz önünde canlandıracak biçimde anlatan paragraflara betimleme paragrafı denir. Gözlemlenen her varlığın, tasarlanan her kavramın duyu organlarımız ve duygularımız üzerinde bıraktığı iz betimlenebilir. Bu tür paragraflar çoğunlukla roman, öykü, gezi ve anı gibi yazı türlerinde kullanılır.

Örnek : Akçakavakların, dişbudakların arasından geçerek yeşil çam ormanına giriyorum. Yoğun bir reçine kokusu duyuyorum. Çevrem yeşilin değişik tonlarıyla donanmış. Az ileride kalın gövdeli, yaşlı bir çam ağacı görüyorum. Altına oturuyorum. Kekik kokuları geliyor burnuma.

 

Bileşik Sözcükler : İki ya da daha çok sözcüğün birleşip kaynaşmasından oluşan sözcükler yapıca bileşiktir.

 

Buyruk Cümlesi : Bakınız : Emir Cümlesi.

 

Büyük Ünlü Uyumu : Ünlü harflerin, kalınlık-incelik yönünden uyumudur.

 

C

 

Cümle : Bir duygu, düşünce veya isteği kısaca bir yargıyı bildiren sözcük dizisine cümle denir.

Çalıştım.

Ders çalıştım.

Sabaha kadar durmadan ders çalıştım

 

Cümle Tamamlama : Kimi zaman bir yargı bütünlüğünden bir sözcük yada sözcük öbeği çıkarılmış olabilir. Yargının anlamsal ve anlatımsal bütünlüğü göz önünde bulundurularak bu eksik tamamlanır.

Tamamlanacak ve tamamlayacak cümleler ya da sözler arasında;

Anlamsal ilişki doğru kurulmalıdır.

Zaman ve kişi yönünden uyum olmalıdır.

Cümleleri anlamca bağlamak için uygun bağlaçlar kullanılmalıdır.

Örnek : İnsanlar bilerek ya da bilmeyerek doğanın dengesini bozuyorlar, sonra aynı doğayı korumak için sempozyumlar düzenleyip, dernekler kuruyorlar; çünkü...

Doğanın kendileri için yaşamsal değerini biliyorlar.

Yanlış yaptıklarının bilincindeler.

Kendilerini affettirmek istiyorlar.

Doğayı taklit etmek istiyorlar.

 

Ç

 

Çekim Eki : Eklendiği sözcüğün anlamını değiştirmeyip, yalnızca cümle içindeki görevini belirleyen eklerdir. Çekim ekleri, sözcükleri birbirine çeşitli görev ve anlam ilgisiyle bağlar ve cümleyi oluşturur. Örnek : Kardeş    kitap   kitapçı   al.

 

D

 

Deyim : Belli bir durumu, belli bir kavramı göstermek için kullanılan öz anlamından az çok ayrı bir anlam taşıyan, kalıplaşmış, halkın ortak dil ürünü olan sözlere deyim denir. Örnek :

İçine ateş düşmek

Pabucu dama atılmak

Yüreği ağzına gelmek

İki gözü iki çeşme

 

 

Dilek (istek) Cümlesi : Bir dileği, bir isteği, bir arzuyu, bir temenniyi bildiren cümlelere, anlamları yönünden dilek veya istek cümlesi denir. Örnek :

Yarın bizde toplanıp bir güzel yemek yiyelim.

Çocuk tek kazansın da neresi olursa olsun.

Umarım işleriniz yolunda gidiyordur.

Ah şu bahar bir gelse, çocuklar neşe içinde koşup oynasa.

İnşallah bütün düşlerin bir gün gerçek olur.

Allah sana uyuz versin de tırnak vermesin.

Gözün kör olsun.

 

Dolaylı Anlatım: Bir sözün kişi, zaman, anlatıcı değişiklikleriyle aktarılan biçimidir. Bu anlatım biçimiyle kurulan cümlelere daha çok roman, öykü gibi anlatımsal türlerde, olayların yazar tarafından anlatılmasında rastlanır. Örnek :

En iyi romanlar, bir bunalım döneminde yazılır, der Dostoyevski.                      (Doğrudan)

En iyi romanların bir bunalım döneminde yazılacağını söylüyor Dostoyevski      (Dolaylı)

Turgut Uyar : "Nobel Ödülünü kazanan bu yazarı, en içten dileklerimle kutlarım."   Diyor. (Doğrudan)

Turgut Uyar, bir yazısında , Nobel Ödülü kazanan bu yazarı en içten dilekleriyle kutladığını belirtiyor. (Dolaylı)

 

Dolaylı Söz Söyleme : Bakınız : Kinaye.

 

Duygu Paragrafı : Olayı anlatan kişinin iç dünyasının, duygularının öne çıktığı bir paragraf çeşididir. Yazar duygularını, kimi zaman öyküleyici, kimi zaman da betimleyici anlatım biçimlerini kullanarak okura ulaştırır. Bu tip paragraflarda kişinin iç dünyasına yönelik özellikler, tutkular, davranışlar, ağırlık kazanır.

Örnek : Daha elli yaşına gelmemiştim; zengindim, ünlüydüm; sağlığım yerindeydi, aklı başında çocuklarım vardı. Birdenbire hayatım duruverdi. Soluk alabiliyor, yiyip içiyor, uyuyordum. Ama yaşamak değildi bu. Hiçbir şey istemiyordum artık. İstenecek bir şey olmadığını biliyordum. Hayat, birinin yaptığı saçma bir şaka gibi geliyordu bana. Kırk yıl boyunca çalış didin, ilerle; sonra da ortada hiçbir şey olmadığını gör.

 

Düşünce Paragrafı : Belli bir konu üzerinde belli bir bakış açısı olan, bu bakış açısını ortaya koyan, bunu savunan ve tartışan bir paragraf türüdür. Kısaca, bir düşüncenin başkalarına ulaştırılması amacıyla oluşturulan paragraflara düşünce paragrafı denir. Daha çok makale, fıkra, deneme gibi yazı türlerinde düşünce paragrafları kullanılır. Düşünce paragrafları, genellikle açıklayıcı ve tartışmacı anlatım biçimleriyle kurulur. Bu paragraflarda bir ana düşünce ve bu ana düşünceyi destekleyen yardımcı düşünceler yer alır.

Örnek : Kişisel gözlemlerin öne çıktığı yazıların getirdiğini, bilimsel araştırmalar getiremez. Aydınlar için çok önemli olan bilimsek araştırmalar, yazarlara yetmez; onlar için kişisel saptamalar çok daha önemlidir. İnsanın insandan alabildiğini; deneylerin sayıların alması olanaksızdır.

 

Düz Tümleç : Bakınız : Nesne.

 

E

 

Edat Tümleci :  Cümleye amaç - sonuç, özgürlük, benzerlik, eşitlik, birliktelik, araç anlamı katan ya da sözcük öbekleri cümle içinde edat tümleci görevi yapar. Örnek : Gemiler, güneye doğru yöneldi. (Nereye doğru?)   (yön)

 

Eğretileme (İstiare) : Arapça bir sözcük olup "bir şeyi iğreti, ödünç alma" anlamındadır. Ya benzeyenle ya da benzetilenle yapılan benzetmedir. Örnek :

Aslan gibi güçlü bir adamdı.                (benzetme)

Soruyu doğru yanıtlayınca "Aslan be!" dedi. (eğretileme)

 

Ek : Sözcük kök ve gövdelerine getirildiğinde onların anlamlarını değiştiren, kimi zaman anlamlarıyla birlikte türlerini değiştiren ya da sözcüklerin cümle içindeki görevini belirleyen hece ve seslerdir.

 

Emir (Buyruk) Cümlesi : Emir kipiyle kurulan ya da gelecek zaman kipinin emir anlamıyla kullanıldığı cümlelere, anlamları yönünden emir cümlesi denir. Örnek :

Sandalyeyi çek, sessizce oturup bekle.

Öğretmeniniz izinli, gürültü etmeden ders çalışın.

Herkes ödevlerini önümüzdeki hafta getirecek, not alacak.

Şuraya da bir halı ser, ortalığı topla.

Sen de çalış ve para kazan artık.

 

Eş Sesli Sözcükler : Bakınız : Sesteş Sözcükler.

 

Eylemler (Fiiller) : İş, oluş, hareket, durum ve kılış bildiren; zaman ve kişi eklerine göre çekimlenebilen; zaman ve kişi ekleriyle çekimlenmesi halinde cümle içinde yüklem görevi üstlenen sözcüklere eylem (fiil) denir.

Örnek :   bak-, sus-, büyü-, ağla-, koş-

Gel-di-m                           kopar-ı-yor-uz

Gel (eylem kökü)               kopar (eylem gövdesi)

-di  (zaman eki)                 -yor     (zaman eki)

-m  (1. Tekil kişi eki)          -uz      (1. Çoğul kişi eki)

 

Eylem (Fiil) Cümlesi : Yüklemi çekimli bir eylem ya da eylem grubu olan cümlelerdir. Her türlü hareket iş, oluş eylem cümleleriyle karşılanır. Bu nedenle eylem cümleleri, ad cümlelerine oranla daha fazla kullanılır. Örnek :      Bir adım daha yaklaşınca tanıdım.

 

F

 

Fiil Cümlesi : Bakınız : Eylem Cümlesi

 

Fiiller : Bakınız : Eylemler.

 

G

 

H

 

I

 

İ

 

İkilemeler : Anlamı ve anlatımı güçlendirip pekiştirmek amacıyla aynı ya da sesleri   birbirine benzeyen sözcüklerin art arda yinelenmesiyle oluşan söz gruplarına ikileme denir.

Örnek :

Güzel mi güzel kız

Demet demet çiçek

Çuval çuval fındık

Çıtır çıtır simit

Ağlaya sızlaya bir hal olmak

Güle güle ölmek

Varını yoğunu ortaya çıkartmak

 

İyi kötü (bilmek)

Aşağı yukarı (anlamak)

Hemen hemen (bitirmek)

 

İsim Cümlesi : Bakınız : Ad Cümlesi

 

İstek Cümlesi : Bakınız : Dilek Cümlesi.

 

İstiare : Bakınız : Eğretileme.

 

J

 

K

 

Kinaye (Dolaylı Söz Söyleme) : Sözcüklerin çok anlamlı olarak kullanılmasında kinayenin de büyük bir önemi vardır. Kinaye bir sözün hem gerçek hem de mecaz anlamını düşündürecek bir biçimde kullanılmasıdır. Kinayede gerçek anlam verilir, mecaz anlam kastedilir. Örnek :

Bu çocuğun elinden tutsan ne kaybedersin?

Bulmadım dünyada gönüle mekan

Nerde gül bitse etrafı diken

Şu karşıma göğüs geren

Taş bağırlı dağlar mısın?

 

Kişileştirme - Konuşturma : Bakınız : Teşhis – İntak.

 

Kök : Bir sözcüğün üzerinde bulunan bütün ekler atıldığında anlamlı olarak kalabilen en küçük parçadır. Örnek :    Bal, kaş, göz, el

 

Küçük Ünlü Uyumu : Bir sözcükteki ünlülerin düzlük-yuvarlaklık yönünden uyumudur. Türkçe bir sözcüğün ilk hecesinde düz ünlülerden (a,e,ı,i) biri bulunuyorsa, diğer hecelerdeki ünlülerde düz olur.

Örnek : bilge, ıslak, azgın, incirler

Türkçe bir sözcüğün ilk hecesinde yuvarlak ünlülerden (o,ö,u,ü) biri bulunursa ikinci ve diğer hecelerde ya düz-geniş (a,e) ya da dar-yuvarlak (u,ü) ünlüler yer alır.

Örnek : oduncu, gülümsemek, kömürlük, öğrenci

 

L

 

M

 

Mecaz Anlam : Sözcüklerin cümle, dize veya deyim içine girdiklerinde, gerçek anlamlarından tamamen sıyrılarak başka bir sözcük ya da kavram yerine kullanılmasıyla kazandığı anlama mecaz (değişmece) anlam denir. Mecaz anlam, Sözcüğün sürekli olmayan, kullanım içinde geçici olarak üstlendiği anlamdır. Örnek :

Müşteriden para sızdırmak için elinden geleni yapardı.

Satıcının o ince ve tiz sesi kulaklarımızda patlıyordu.

Bugünlerde havasından yanına varılmıyor.

Bu hayırsız evlat için insan kendisini ateşe atar mı?

 

Mübalağa : Bakınız Abartma.

 

Mürsel Mecaz : Bakınız : Ad aktarması

 

N

 

Nesne (Düz Tümleç): Öznenin yaptığı eylemden etkilenen varlık ya da nesnedir.

 

O

 

Olay Paragrafı : Olmuş ya da olabilecek türdeki olayları, kişi, yer ve zaman göstererek anlatan cümlelerden oluşmuş paragraflardır. Bu paragraflarda belli bir olay yer alır. Olay paragraflarına, roman, öykü, masal gibi edebiyat türlerinde rastlanır. Bu paragraflarda temel amaç okuru olay içine çekmek, olay içinde yaşatmaktır. Olay paragrafları genellikle öyküleyici anlatım biçimi kullanılarak kurulur.

Örnek : İlk dinlediğim konserdi bu. Çalgıcıları yönetenin müzik öğretmenimiz Suat Bey olduğunu görmeyeyim mi? Hem de smokin giymişti. Penguen gibi bir görünüşü vardı. Elindeki şef değneği ile sahnedeki çalgıcıları değil de, sanki dünyayı yönetiyormuş gibiydi. Nasıl oluyor da böyle bir adam, bizim gibi bacaksızlara müzik dersi vermeye geliyor. Biz de onunla alay etmeye kalkıyorduk.

 

Olumlu Cümle : Yüklemin bildirdiği anlam, eylemin yapılması doğrultusundaysa bu tür cümlelere olumlu cümle denir. Örnek :

Ne kadar geriye bakarsanız, o kadar ileriyi görürsünüz.                (Olumlu eylem cümlesi)

Özü gerçek yaşam dayalı tiyatro yapıtları, doğrudur ve güzeldir.       (Olumlu ad cümlesi)

Sattığınız malların dökümünü çıkarıp karı hesaplayalım.                (Olumlu eylem cümlesi)

 

Olumsuz Cümle : Bir eylemin gerçekleşmediğini, gerçekleşmeyeceğini ya da bir şeyin yokluğunu bildiren cümlelerdir. Örnek :

Aradığınız kişi burada yok.                              (Olumsuz ad cümlesi)

Dünkü davranışlarınızı hiç tasvip etmedim.              (Olumsuz eylem cümlesi)

Kimse olayın nedenini bilmiyor.                         (Olumsuz eylem cümlesi)

 

Ö

 

Öneri Bildiren Cümleler : Bir sorunu çözmek, herhangi bir konuda yol gösterip bilgi ve fikir vermek amacıyla, öne sürülen görüşü, düşünceyi ve teklifi içeren cümlelere öneri bildiren cümleler denir. Örnek :

Kitabın sonuna bir de kaynakça konsa iyi olur.

Konuyu iyice anlamak istiyorsan, önce tekrar et, sonra da bol bol soru çöz.

Oyunda günlük yaşamın derinliğine fazlaca girilmeseydi, oyun daha derli toplu olurdu.

Siyah eteğin üstüne mavi desenli gömleğini giyersen sana daha çok yakışır.

 

Önyargı Bildiren Cümleler : Bir eylem henüz sonuçlanmadan, o eylemin nasıl sonuçlanacağı konusunda fikir yürüten cümlelerdir. Örnek :

Bizi görür görmez yine bağırıp çağıracak.

Ben zaten onun suçlu olduğunu baştan biliyordum.

Göreceksiniz, son şiirlerinde de ayrılık ve ölüm üzerine konuşup bizleri hayal kırıklığına uğratacak.

Bu çocuğun bir baltaya sap olamayacağı baştan belliydi.

 

Özne : Cümlede, yüklemin bildirdiği eylemi ya da yargıyı gerçekleştiren ve üstlenen öğe özne adını alır.   Özne bir kişi ya da birkaç kişiden oluşuyorsa yükleme "Kim? Kimler?" soruları; kişi dışında bir varlık, nesne ya da kavram ise yükleme "Ne? Neler?" soruları yöneltilir.

 

P

 

R

 

S

 

Ses Daralması : "a,e" geniş ünlüsüyle biten sözcüklere "-yor" şimdiki zaman eki getirildiğinde, bu geniş ünlüler daralıp değişerek "ı,i,u,ü" olur.

Örnek :             bekle-yor           bekliyor

                    Oyna-yor           oynuyor

 

Ses Düşmesi : Kimi sözcüklerin çekimlenişinde veya türeyişinde, bir sesin düştüğü görülür.

a) Ünlü Düşmesi : İki heceli olan kimi sözcükler ünlüyle başlayan bir ek aldıklarında ikinci hecelerinde bulunan ünlüyü düşürürler. Buna orta hece düşmesi de denir.

Omuz  um         omzum              oğul  u              oğlu

Kahır ol         kahrol            seyir et              seyret

Ayır  ıntı       ayrıntı            sıyır  ık            sıyrık

Yalın ız         yalnız            yanıl ış              yanlış  

b) Ünsüz Düşmesi : Bazı sözcükler, çeşitli etkilerle birleşirken sözcüğün sonundaki ünsüz harf düşebilir. Bu olaya ünsüz düşmesi adı verilir.

Yumuşak cık                yumuşacık             sıcak cık        sıcacık

Yüksek                     yüksel                küçük            küçül

Rast gelmek                rasgelmek             ast teğmen       asteğmen

Bazı bileşik sözcüklerin oluşumunda bir hece veya ses düşmesi meydana gelir.

 

Sessizler : Bakınız : Ünsüzler.

 

Sesteş (Eş Sesli) Sözcükler : Yazılışları ve okunuşları aynı olduğu halde, anlamları tamamen farklı olan sözcüklere "sesteş" sözcükler denir. Örnek :

Yüzünde kan lekesi vardı.   -  Sen hala onun söylediklerine kan.  

Ay'a bu ay yeni bir uzay aracı gönderilecekmiş.   -   Yüzünü asma, öbür sınavda yüz alırsın.

Gül sen, gülün olayım.  -  Köyün ortasından geçen çay, çay bahçelerini suluyor.

 

Ses Türemesi : Sözcükler kimi eklerle birleşirken zaman zaman araya başka yeni sesler girer. Türkçe'de ses türemesi olayına fazla rastlanmaz.

 

Sözcük : Bir kavram birimidir. Bir varlığın, bir nesnenin ya da bir durumun zihinde canlanabilmesi için onu karşılayan bir gösterimdir.

 

Ş

 

T

 

Tariz (Taşlama) : Bir kimseyi iğnelemek, onunla alay etmek amacıyla bir sözü gerçek anlamının tam karşıtı bir anlamda kullanmaktır. Örnek :

Randevuna sadıkmışsın, beklemekten kök saldık.

O kadar çok konuştu ki söylediklerinden hiçbir şey anlamadık.

Biraz daha hızlı yürürsen karıncalar bile bizi geçecek.

 

Temel Anlam : İlk Anlam (Temel Anlam)

Bir sözcük söylendiğinde aklımıza ilk gelen, kavrayışımızda ilk uyandırdığı anlamdır. Kısacası, bir sözcüğün biçimlenmesinde, kuruluşunda esas olan anlamdır. Örnek :

Boğazımda bir yanma var. (Temel Anlam)

Şişenin boğazı kırılmış.

Çanakkale Boğazı'nda müthiş bir tipiye yakalandık.

Babam yedi boğaza bakmaya çalışıyordu.

Ali, boğazına düşkün bir çocuktur.

 

Terim : Bilim, Sanat, Meslek ve bir spor dalıyla ilgili kesin anlamı olan özel bir kavramı gösteren gerçek anlamlı sözcüklere terim denir. Örnek :

Bu sınıfa yirmi sıra yerleştirelim

Toplumsal sınıflar arasındaki çelişkileri inceliyor.

Bu çiçeğin kökü tamamen kurumuş.

Sözcük köklerini ve gövdelerini tanıyalım.

 

Teşhis - İntak (Kişileştirme - Konuşturma) : İnsana özgü nitelikleri insan dışındaki varlıklara aktarmaya kişileştirme denirken, bu varlıkların insan gibi konuşturulmasına da konuşturma denir. Örnek :

Güneş ışığında yağmurunu döken bulutlar sanki gülüyordu. (Teşhis)

Ufukta günün boynu büküldü.                              (Teşhis)

Dal, bir gün dedi ki tomurcuğuna :

Tenimde bir yara işler gibisin.                           (İntak)

 

Türemiş Sözcükler : Yapım ekleri alarak yeni bir anlam ve biçim kazanmış olan sözcüklere yapıları yönünden türemiş sözcük denir.

Örnek :                        Ölümün anlamı değişti birden.

 

U

 

Ulama : Ünsüz harfle biten sözcüğün son ünsüz harfinin kendisinden sonra gelen ve ünlü harfle başlayan sözcüğün ilk hecesiyle birleştirilerek okunmasıdır. Örnek :

Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç

Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç

 

Ü

 

Ünlem Cümlesi : Korku, acıma, şaşırma, sevinme, kızma gibi ansızın beliren duyguları anlatmaya yarayan cümlelere, anlamları yönünden ünlem cümlesi denir. Örnek :

Ah, elim yandı!

Kapıyı açtım ki bir de ne göreyim!

Oh, okul bitti, rahat bir nefes alalım!

O... kimler gelmiş, kimleri görüyorum!

Elimi cebime attım ki cüzdan yok!

 

Ünsüzler (Sessizler) : Tek başlarına söylenemeyen, ancak bir ünlünün yardımıyla söylenebilen seslere ünsüz denir. Türkçe'de 21 ünsüz vardır.

 

V

 

Y

 

Yan Anlam : Sözcüklerin ilk konuluş anlamına bağlı olarak zaman içinde kazandıkları yeni anlamlardır. Bu anlama, kullanılış anlamı ya da yan anlam adı verilir. Örnek :

Çocuk kapıyı sessizce açtı. (açmak : Bir şeyi kapalı durumdan kurtarmak.)

Gömleğinin düğmelerini yarıya kadar açtı. (açmak : Sarılmış, katlanmış, örtülmüş, buruşmuş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak.)

Okulun karşısına bir büfe daha açtı.(açmak : Bir kuruluş, bir işyerini işler duruma getirmek.)

Annem çok güzel baklava açar.       (açmak : Kalın bir nesneyi yayarak ince duruma getirmek.)

Komşumuz tıkanan lavaboyu açtı.   (açmak : Tıkalı bir şeyi, bu durumdan kurtarmak.)

 

Yapım Eki : Eklendiği sözcüğün kök anlamıyla bağlantılı bir biçimde yeni anlamda bir sözcük türetmeye yarayan eklerdir. Yapım ekleri eklendiği sözcüğün anlamıyla birlikte kimi zaman türünü de değiştirir. Örnek:

balık                     örtü

bal ık                    ört ü

balık bal                 ört  örtü      

 

Yüklem : Cümlede iş, oluş, hareket, kısaca yargı bildiren sözcük veya söz grubudur. Bu tanıma dayalı olarak yüklemin iki şekilde karşımıza çıkabileceğine dikkat edelim.

 

Z

 

Zarf (Belirteç) Tümleci : Yüklemi zaman, durum, miktar, ölçü, yer yön ve soru yönünden gösteren sözcük ya da sözcük öbekleri cümle içinde zarf tümleci görevi yapar.

Yükleme yöneltilen "Nasıl?" sorusu durum zarfı tümleciyle ilgilidir.

 



HİKÂYE İNCELEME PLÂNI

 

A.  HİKÂYE HAKKINDA BİLGİLER

1.      Hikâyenin adı

2.      Hikâyenin yazarı

3.      Hikâyenin  basım yeri ve basım yılı

4.      Hikâyenin sayfa sayısı

 

B.  HİKÂYEDEKİ OLAYIN İNCELENMESİ

1.      Olayın özeti

2.      Olaydaki kişiler,kişilerin fiziksel ve ruhsal özellikleri

a)   Asıl kişiler (kahramanlar)

b)   Yardımcı kişiler (kahramanlar)

3.      Olayın geçtiği yer

4.      Olayın meydana geldiği zaman

5.      Olayı anlatan kişi (anlatıcı)

6.       Hikâyenin dil ve anlatım özellikleri

7.       Hikâyenin ana fikri

 

C.  HİKÂYE YAZARININ HAYATI, SANATI VE ESERLERİ HAKKINDA KISA BİLGİ

 

D.  FAYDALANILAN KAYNAKLAR

 

 

 

ROMAN İNCELEME PLÂNI

 

A.  ROMAN HAKKINDA BİLGİLER

1.      Romanın adı

2.      Romanın yazarı (çevireni)

3.      Basıldığı yer ve tarih

4.      Sayfa sayısı        

 

B.  ROMANDAKİ OLAYIN İNCELENMESİ

1.      Olayın özeti

2.      Olaydaki kişiler,kişilerin fiziksel ve ruhsal özellikleri

a)       Asıl kişiler (kahramanlar)

b)       Yardımcı kişiler (kahramanlar)

3.       Olayın geçtiği yerler

4.       Olayın meydana geldiği zaman

5.       Olayı anlatan kişi (anlatıcı)

6.       Romanın dil ve anlatım özellikleri

7.       Romanın türü

8.       Romanın ana fikri

 

C.  YAZARIN HAYATI,SANATI VE ESERLERİ HAKKINDA KISA BİLGİ

 

D.  FAYDALANILAN KAYNAKLAR

 

 

 

 

 

 

 

 

ŞİİR İNCELEME PLÂNI

 

 

A.  ŞİİRİN BİÇİM YÖNÜNDEN İNCELENMESİ

 

  1. Nazım biriminin (dörtlük,beyit) belirtilmesi,
  2. Kaç dörtlükten veya kaç beyitten oluştuğunun belirtilmesi,
  3. Şiirin ölçüsünün ve duraklarının belirtilmesi,
  4. Kafiye (kafiye çeşitleri belirtilecek) ve rediflerin gösterilmesi,
  5. Kafiye şemasının gösterilmesi.

 

B.  ŞİİRİN İÇERİK YÖNÜNDEN İNCELENMESİ

 

1.      Anlamı bilinmeyen kelime ve deyimlerin açıklanması,

2.      Şiirin bölümler halinde açıklanması,

3.      Şiirin ana duygusunun belirtilmesi,

4.      Şiirin dil ve anlatım özelliklerinin açıklanması,

5.      Şiirin türü hakkında bilgiler verilmesi.

 

C.   ŞAİRİN HAYATI, SANATI VE ESERLERİ HAKKINDA BİLGİLER

 

D.   FAYDALANILAN KAYNAKLAR