TÜRKÇE-EDEBİYAT DERSİ KONULARINDA GEÇEN TERİMLER SÖZLÜĞÜ
A
Abartma (Mübalağa) : Bir
durumu olduğundan çok ya da az göstermektir. Örnek :
Bütün gün çalışmaktan iğne ipliğe döndü.
Alem sele gitti gözüm yaşından
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.
AD : Varlıkların ve
kavramların dilde var olan karşılığına, sözcük türü yönünden ad denir.
Ad Aktarması (Mürsel Mecaz) :
Bir sözü benzetme amacı gütmeden bir başka söz yerine kullanmaktır.
Sözcüklerin yeni anlamlar yüklenmesinde bir etken de ad
aktarmasıdır. Örnek :
"Sinema" için "beyaz perde"
"seçime katılmak" yerine "sandık başına
gitmek"
Ad Aktarması : Bir sözcük ya
da sözün, benzetme amacı güdülmeden, anlamca ilgili olduğu başka bir sözcük ya
da söz yerine kullanılmasıdır. Bu mecaz türüne, "düz değişmece" de
denir. Örnek :
Beyaz Saray bu olaya sıcak bakmıyor. (Amerika Birleşik
Devletleri Başkanlığı)
Soba
yandı
(İçindeki odun - kömür)
Çankaya bu yasayı
onaylamaz
(Cumhurbaşkanlığı)
Okul geziye
gitti.
(Okuldaki öğrenciler)
Mozart'ı
severim.
(Mozart'ın bestelerini)
Doğu kan ağlıyor.
(Doğu yönündeki bölgeler)
Ad (isim) Cümlesi : Yüklemi
ekeylemle çekimlenmiş bir ad ya da ad soylu sözcüğün bulunduğu cümlelerdir.
Örnek : Bu yaşlı kadın, olayın tek
tanığıymış.
Ad Tamlamaları : En az iki
adın, aralarında anlam bağlantısı kurarak oluşturduğu, bir nesnenin parçası
olduğunu ya da bir nesnenin başka bir nesneyle tamamlandığını gösteren ad
takımıdır. Ad tamlamalarında kullanılan tamamlayıcı öğeye tamlayan, birinci
nesnenin parçası durumunda olan ikinci öğeye ise tamlanan denir. Örnek :
Denizin sesi bir melodi gibi geliyordu kulağıma.
Kış ayları burada oldukça ılıman geçiyor.
Ona hediye olarak yün gömlek aldım.
Anlam Daralması : Sözcükler,
anlamda daralma ya da genişleme yoluyla başka bir anlama geçerek yan anlamlar kazanabilir.
Sözcüğün eskiden anlattığı şeyin ancak bir bölümünü, bir
türünü anlatır duruma gelmesine anlam daralması denir.
Sözgelimi "oğul" sözcüğü başlangıçta kız ve erkek
anlamlarını içerirken sonradan yalnızca erkek çocukları için kullanılarak anlam
daralmasına uğramıştır.
"Erik" sözcüğü, şeftali, kayısı, zerdali anlamını
içerirken, sonradan bir tür meyve için kullanılarak anlam daralmasına
uğramıştır.
Anlam Genişlemesi : Bir
varlığın bir türünü ya da tekini anlatan, kullanım alanları dar olan şeyleri
gösteren sözcüklerin zamanla o varlığın bütün türlerini birden anlatır duruma
gelmesine anlam genişlemesi denir. Örneğin ; "alan" sözcüğü,
"düz ve açık yer" anlamını içerirken anlam genişlemesine uğrayarak
"iş, meslek, araştırma-inceleme" anlamlarını da kazanmıştır.
Anlam Kayması : Bakınız :
Başka Anlama Geçiş.
Argo : Genel dilin
sözcüklerine yan anlamlar kazandırarak genel dilden ayrılan, bir meslek ya da
topluluk arasında kullanılan özel dile argo denir. Argo, tek sözcükten
oluşabileceği gibi söz öbekleri ve deyimlerden de oluşabilir. Örnek :
Okutmak (elden çıkarıp - satmak)
racon
(adet - usül)
şabanlık (aptallık -
sersemlik)
keklemek (kandırmak - aldatmak)
Atasözleri : Uzun deneyimler
ve gözlemler sonucu oluşmuş, yol gösterici, genel kural biçiminde kalıplaşan,
toplumca benimsenen ve anonim bir nitelik taşıyan özlü sözlerdir.
B
Basit Sözcükler : Herhangi
bir yapım eki almamış ya da bir sözcükle birleşmemiş olan sözcüklere yapıları
yönünden basit sözcük denir.
Örnek
:
Kuşların kanadına yazdım aşkımı.
Başka Anlama Geçiş (Anlam Kayması)
: Sözcüğün eskiden yansıttığı kavramdan bütünüyle farklı, yeni bir
kavramı karşılar duruma gelmesine başka anlama geçiş denir. Örneğin :
"sakınmak" sözcüğü Eski Türkçe de
"düşünmek, üzerinde durmak, yaslanmak, kederlenmek" anlamını
içerirken sonraları "tehlikeden uzak durmak" anlamına geçmiştir.
Başka anlama geçişin bir türü de anlam iyileşmesi ya da
anlam kötülenmesidir. Kötü anlamı olan bir sözcüğün zamanla iyi bir anlam
kazanmasına anlam-kötülenmesi denir.
Belirteç Tümleci : Bakınız :
Zarf Tümleci.
Betimleme Paragrafı : Bir
olayı, bir varlığı, durumu, çevreyi ya da bir kavramı göz önünde canlandıracak
biçimde anlatan paragraflara betimleme paragrafı denir. Gözlemlenen her
varlığın, tasarlanan her kavramın duyu organlarımız ve duygularımız üzerinde
bıraktığı iz betimlenebilir. Bu tür paragraflar çoğunlukla roman, öykü, gezi ve
anı gibi yazı türlerinde kullanılır.
Örnek : Akçakavakların, dişbudakların arasından geçerek
yeşil çam ormanına giriyorum. Yoğun bir reçine kokusu duyuyorum. Çevrem yeşilin
değişik tonlarıyla donanmış. Az ileride kalın gövdeli, yaşlı bir çam ağacı
görüyorum. Altına oturuyorum. Kekik kokuları geliyor burnuma.
Bileşik Sözcükler : İki ya
da daha çok sözcüğün birleşip kaynaşmasından oluşan sözcükler yapıca
bileşiktir.
Buyruk Cümlesi : Bakınız :
Emir Cümlesi.
Büyük Ünlü Uyumu : Ünlü
harflerin, kalınlık-incelik yönünden uyumudur.
C
Cümle : Bir duygu, düşünce
veya isteği kısaca bir yargıyı bildiren sözcük dizisine cümle denir.
Çalıştım.
Ders çalıştım.
Sabaha kadar durmadan ders çalıştım
Cümle Tamamlama : Kimi zaman
bir yargı bütünlüğünden bir sözcük yada sözcük öbeği çıkarılmış olabilir.
Yargının anlamsal ve anlatımsal bütünlüğü göz önünde bulundurularak bu eksik
tamamlanır.
Tamamlanacak ve tamamlayacak cümleler ya da sözler arasında;
Anlamsal ilişki doğru kurulmalıdır.
Zaman ve kişi yönünden uyum olmalıdır.
Cümleleri anlamca bağlamak için uygun bağlaçlar
kullanılmalıdır.
Örnek : İnsanlar bilerek ya da bilmeyerek doğanın dengesini
bozuyorlar, sonra aynı doğayı korumak için sempozyumlar düzenleyip, dernekler
kuruyorlar; çünkü...
Doğanın kendileri için yaşamsal değerini biliyorlar.
Yanlış yaptıklarının bilincindeler.
Kendilerini affettirmek istiyorlar.
Doğayı taklit etmek istiyorlar.
Ç
Çekim Eki : Eklendiği
sözcüğün anlamını değiştirmeyip, yalnızca cümle içindeki görevini belirleyen
eklerdir. Çekim ekleri, sözcükleri birbirine çeşitli görev ve anlam ilgisiyle
bağlar ve cümleyi oluşturur. Örnek : Kardeş kitap
kitapçı al.
D
Deyim : Belli bir durumu,
belli bir kavramı göstermek için kullanılan öz anlamından az çok ayrı bir anlam
taşıyan, kalıplaşmış, halkın ortak dil ürünü olan sözlere deyim denir. Örnek :
İçine ateş düşmek
Pabucu dama atılmak
Yüreği ağzına gelmek
İki gözü iki çeşme
Dilek (istek) Cümlesi : Bir
dileği, bir isteği, bir arzuyu, bir temenniyi bildiren cümlelere, anlamları
yönünden dilek veya istek cümlesi denir. Örnek :
Yarın bizde toplanıp bir güzel yemek yiyelim.
Çocuk tek kazansın da neresi olursa olsun.
Umarım işleriniz yolunda gidiyordur.
Ah şu bahar bir gelse, çocuklar neşe içinde koşup oynasa.
İnşallah bütün düşlerin bir gün gerçek olur.
Allah sana uyuz versin de tırnak vermesin.
Gözün kör olsun.
Dolaylı Anlatım: Bir sözün
kişi, zaman, anlatıcı değişiklikleriyle aktarılan biçimidir. Bu anlatım
biçimiyle kurulan cümlelere daha çok roman, öykü gibi anlatımsal türlerde,
olayların yazar tarafından anlatılmasında rastlanır. Örnek :
En iyi romanlar, bir bunalım döneminde yazılır, der
Dostoyevski.
(Doğrudan)
En iyi romanların bir bunalım döneminde yazılacağını
söylüyor Dostoyevski (Dolaylı)
Turgut Uyar : "Nobel Ödülünü kazanan bu yazarı, en
içten dileklerimle kutlarım." Diyor. (Doğrudan)
Turgut Uyar, bir yazısında , Nobel Ödülü kazanan bu yazarı
en içten dilekleriyle kutladığını belirtiyor. (Dolaylı)
Dolaylı Söz Söyleme : Bakınız
: Kinaye.
Duygu Paragrafı : Olayı
anlatan kişinin iç dünyasının, duygularının öne çıktığı bir paragraf çeşididir.
Yazar duygularını, kimi zaman öyküleyici, kimi zaman da betimleyici anlatım
biçimlerini kullanarak okura ulaştırır. Bu tip paragraflarda kişinin iç
dünyasına yönelik özellikler, tutkular, davranışlar, ağırlık kazanır.
Örnek : Daha elli yaşına gelmemiştim; zengindim, ünlüydüm;
sağlığım yerindeydi, aklı başında çocuklarım vardı. Birdenbire hayatım
duruverdi. Soluk alabiliyor, yiyip içiyor, uyuyordum. Ama yaşamak değildi bu.
Hiçbir şey istemiyordum artık. İstenecek bir şey olmadığını biliyordum. Hayat,
birinin yaptığı saçma bir şaka gibi geliyordu bana. Kırk yıl boyunca çalış
didin, ilerle; sonra da ortada hiçbir şey olmadığını gör.
Düşünce Paragrafı : Belli
bir konu üzerinde belli bir bakış açısı olan, bu bakış açısını ortaya koyan,
bunu savunan ve tartışan bir paragraf türüdür. Kısaca, bir düşüncenin
başkalarına ulaştırılması amacıyla oluşturulan paragraflara düşünce paragrafı
denir. Daha çok makale, fıkra, deneme gibi yazı türlerinde düşünce paragrafları
kullanılır. Düşünce paragrafları, genellikle açıklayıcı ve tartışmacı anlatım
biçimleriyle kurulur. Bu paragraflarda bir ana düşünce ve bu ana düşünceyi
destekleyen yardımcı düşünceler yer alır.
Örnek : Kişisel gözlemlerin öne çıktığı yazıların
getirdiğini, bilimsel araştırmalar getiremez. Aydınlar için çok önemli olan
bilimsek araştırmalar, yazarlara yetmez; onlar için kişisel saptamalar çok daha
önemlidir. İnsanın insandan alabildiğini; deneylerin sayıların alması olanaksızdır.
Düz Tümleç : Bakınız :
Nesne.
E
Edat Tümleci : Cümleye
amaç - sonuç, özgürlük, benzerlik, eşitlik, birliktelik, araç anlamı katan ya
da sözcük öbekleri cümle içinde edat tümleci görevi yapar. Örnek : Gemiler,
güneye doğru yöneldi. (Nereye doğru?) (yön)
Eğretileme (İstiare) :
Arapça bir sözcük olup "bir şeyi iğreti, ödünç alma" anlamındadır. Ya
benzeyenle ya da benzetilenle yapılan benzetmedir. Örnek :
Aslan gibi güçlü bir
adamdı.
(benzetme)
Soruyu doğru yanıtlayınca "Aslan be!" dedi.
(eğretileme)
Ek : Sözcük kök ve
gövdelerine getirildiğinde onların anlamlarını değiştiren, kimi zaman
anlamlarıyla birlikte türlerini değiştiren ya da sözcüklerin cümle içindeki
görevini belirleyen hece ve seslerdir.
Emir (Buyruk) Cümlesi : Emir
kipiyle kurulan ya da gelecek zaman kipinin emir anlamıyla kullanıldığı
cümlelere, anlamları yönünden emir cümlesi denir. Örnek :
Sandalyeyi çek, sessizce oturup bekle.
Öğretmeniniz izinli, gürültü etmeden ders çalışın.
Herkes ödevlerini önümüzdeki hafta getirecek, not alacak.
Şuraya da bir halı ser, ortalığı topla.
Sen de çalış ve para kazan artık.
Eş Sesli Sözcükler : Bakınız
: Sesteş Sözcükler.
Eylemler (Fiiller) : İş,
oluş, hareket, durum ve kılış bildiren; zaman ve kişi eklerine göre
çekimlenebilen; zaman ve kişi ekleriyle çekimlenmesi halinde cümle içinde
yüklem görevi üstlenen sözcüklere eylem (fiil) denir.
Örnek : bak-, sus-, büyü-, ağla-, koş-
Gel-di-m
kopar-ı-yor-uz
Gel (eylem kökü)
kopar (eylem gövdesi)
-di (zaman
eki)
-yor (zaman eki)
-m (1. Tekil kişi
eki) -uz
(1. Çoğul kişi eki)
Eylem (Fiil) Cümlesi :
Yüklemi çekimli bir eylem ya da eylem grubu olan cümlelerdir. Her türlü hareket
iş, oluş eylem cümleleriyle karşılanır. Bu nedenle eylem cümleleri, ad
cümlelerine oranla daha fazla kullanılır. Örnek : Bir
adım daha yaklaşınca tanıdım.
F
Fiil Cümlesi : Bakınız :
Eylem Cümlesi
Fiiller : Bakınız :
Eylemler.
G
H
I
İ
İkilemeler : Anlamı ve
anlatımı güçlendirip pekiştirmek amacıyla aynı ya da sesleri birbirine
benzeyen sözcüklerin art arda yinelenmesiyle oluşan söz gruplarına ikileme
denir.
Örnek :
Güzel mi güzel kız
Demet demet çiçek
Çuval çuval fındık
Çıtır çıtır simit
Ağlaya sızlaya bir hal olmak
Güle güle ölmek
Varını yoğunu ortaya çıkartmak
İyi kötü (bilmek)
Aşağı yukarı (anlamak)
Hemen hemen (bitirmek)
İsim Cümlesi : Bakınız : Ad
Cümlesi
İstek Cümlesi : Bakınız : Dilek
Cümlesi.
İstiare : Bakınız :
Eğretileme.
J
K
Kinaye (Dolaylı Söz Söyleme) :
Sözcüklerin çok anlamlı olarak kullanılmasında kinayenin de büyük bir önemi
vardır. Kinaye bir sözün hem gerçek hem de mecaz anlamını düşündürecek bir
biçimde kullanılmasıdır. Kinayede gerçek anlam verilir, mecaz anlam kastedilir.
Örnek :
Bu çocuğun elinden tutsan ne kaybedersin?
Bulmadım dünyada gönüle mekan
Nerde gül bitse etrafı diken
Şu karşıma göğüs geren
Taş bağırlı dağlar mısın?
Kişileştirme - Konuşturma : Bakınız
: Teşhis – İntak.
Kök : Bir sözcüğün üzerinde
bulunan bütün ekler atıldığında anlamlı olarak kalabilen en küçük parçadır.
Örnek : Bal, kaş, göz, el
Küçük Ünlü Uyumu : Bir
sözcükteki ünlülerin düzlük-yuvarlaklık yönünden uyumudur. Türkçe bir sözcüğün
ilk hecesinde düz ünlülerden (a,e,ı,i) biri bulunuyorsa, diğer hecelerdeki
ünlülerde düz olur.
Örnek : bilge, ıslak, azgın, incirler
Türkçe bir sözcüğün ilk hecesinde yuvarlak ünlülerden
(o,ö,u,ü) biri bulunursa ikinci ve diğer hecelerde ya düz-geniş (a,e) ya da
dar-yuvarlak (u,ü) ünlüler yer alır.
Örnek : oduncu, gülümsemek, kömürlük, öğrenci
L
M
Mecaz Anlam : Sözcüklerin
cümle, dize veya deyim içine girdiklerinde, gerçek anlamlarından tamamen
sıyrılarak başka bir sözcük ya da kavram yerine kullanılmasıyla kazandığı
anlama mecaz (değişmece) anlam denir. Mecaz anlam, Sözcüğün sürekli olmayan,
kullanım içinde geçici olarak üstlendiği anlamdır. Örnek :
Müşteriden para sızdırmak için elinden geleni yapardı.
Satıcının o ince ve tiz sesi kulaklarımızda patlıyordu.
Bugünlerde havasından yanına varılmıyor.
Bu hayırsız evlat için insan kendisini ateşe atar mı?
Mübalağa : Bakınız Abartma.
Mürsel Mecaz : Bakınız : Ad
aktarması
N
Nesne (Düz Tümleç): Öznenin
yaptığı eylemden etkilenen varlık ya da nesnedir.
O
Olay Paragrafı : Olmuş ya da
olabilecek türdeki olayları, kişi, yer ve zaman göstererek anlatan cümlelerden
oluşmuş paragraflardır. Bu paragraflarda belli bir olay yer alır. Olay
paragraflarına, roman, öykü, masal gibi edebiyat türlerinde rastlanır. Bu
paragraflarda temel amaç okuru olay içine çekmek, olay içinde yaşatmaktır. Olay
paragrafları genellikle öyküleyici anlatım biçimi kullanılarak kurulur.
Örnek : İlk dinlediğim konserdi bu. Çalgıcıları yönetenin
müzik öğretmenimiz Suat Bey olduğunu görmeyeyim mi? Hem de smokin giymişti.
Penguen gibi bir görünüşü vardı. Elindeki şef değneği ile sahnedeki çalgıcıları
değil de, sanki dünyayı yönetiyormuş gibiydi. Nasıl oluyor da böyle bir adam,
bizim gibi bacaksızlara müzik dersi vermeye geliyor. Biz de onunla alay etmeye
kalkıyorduk.
Olumlu Cümle : Yüklemin
bildirdiği anlam, eylemin yapılması doğrultusundaysa bu tür cümlelere olumlu
cümle denir. Örnek :
Ne kadar geriye bakarsanız, o kadar ileriyi
görürsünüz.
(Olumlu eylem cümlesi)
Özü gerçek yaşam dayalı tiyatro yapıtları, doğrudur ve
güzeldir. (Olumlu ad cümlesi)
Sattığınız malların dökümünü çıkarıp karı
hesaplayalım.
(Olumlu eylem cümlesi)
Olumsuz Cümle : Bir eylemin
gerçekleşmediğini, gerçekleşmeyeceğini ya da bir şeyin yokluğunu bildiren
cümlelerdir. Örnek :
Aradığınız kişi burada
yok.
(Olumsuz ad cümlesi)
Dünkü davranışlarınızı hiç tasvip
etmedim.
(Olumsuz eylem cümlesi)
Kimse olayın nedenini
bilmiyor.
(Olumsuz eylem cümlesi)
Ö
Öneri Bildiren Cümleler :
Bir sorunu çözmek, herhangi bir konuda yol gösterip bilgi ve fikir vermek
amacıyla, öne sürülen görüşü, düşünceyi ve teklifi içeren cümlelere öneri
bildiren cümleler denir. Örnek :
Kitabın sonuna bir de kaynakça konsa iyi olur.
Konuyu iyice anlamak istiyorsan, önce tekrar et, sonra da
bol bol soru çöz.
Oyunda günlük yaşamın derinliğine fazlaca girilmeseydi, oyun
daha derli toplu olurdu.
Siyah eteğin üstüne mavi desenli gömleğini giyersen sana
daha çok yakışır.
Önyargı Bildiren Cümleler : Bir
eylem henüz sonuçlanmadan, o eylemin nasıl sonuçlanacağı konusunda fikir
yürüten cümlelerdir. Örnek :
Bizi görür görmez yine bağırıp çağıracak.
Ben zaten onun suçlu olduğunu baştan biliyordum.
Göreceksiniz, son şiirlerinde de ayrılık ve ölüm üzerine
konuşup bizleri hayal kırıklığına uğratacak.
Bu çocuğun bir baltaya sap olamayacağı baştan belliydi.
Özne : Cümlede, yüklemin
bildirdiği eylemi ya da yargıyı gerçekleştiren ve üstlenen öğe özne adını alır.
Özne bir kişi ya da birkaç kişiden oluşuyorsa yükleme "Kim?
Kimler?" soruları; kişi dışında bir varlık, nesne ya da kavram ise yükleme
"Ne? Neler?" soruları yöneltilir.
P
R
S
Ses Daralması :
"a,e" geniş ünlüsüyle biten sözcüklere "-yor" şimdiki zaman
eki getirildiğinde, bu geniş ünlüler daralıp değişerek "ı,i,u,ü"
olur.
Örnek :
bekle-yor
bekliyor
Oyna-yor oynuyor
Ses Düşmesi : Kimi
sözcüklerin çekimlenişinde veya türeyişinde, bir sesin düştüğü görülür.
a) Ünlü Düşmesi : İki heceli olan kimi sözcükler ünlüyle
başlayan bir ek aldıklarında ikinci hecelerinde bulunan ünlüyü düşürürler. Buna
orta hece düşmesi de denir.
Omuz
um omzum
oğul
u
oğlu
Kahır ol
kahrol seyir
et
seyret
Ayır ıntı ayrıntı
sıyır
ık sıyrık
Yalın ız
yalnız yanıl
ış
yanlış
b) Ünsüz Düşmesi : Bazı sözcükler, çeşitli etkilerle
birleşirken sözcüğün sonundaki ünsüz harf düşebilir. Bu olaya ünsüz düşmesi adı
verilir.
Yumuşak
cık
yumuşacık
sıcak cık sıcacık
Yüksek
yüksel
küçük küçül
Rast
gelmek
rasgelmek
ast teğmen asteğmen
Bazı bileşik sözcüklerin oluşumunda bir hece veya ses
düşmesi meydana gelir.
Sessizler : Bakınız :
Ünsüzler.
Sesteş (Eş Sesli) Sözcükler :
Yazılışları ve okunuşları aynı olduğu halde, anlamları tamamen farklı olan
sözcüklere "sesteş" sözcükler denir. Örnek :
Yüzünde kan lekesi vardı. - Sen hala onun
söylediklerine kan.
Ay'a bu ay yeni bir uzay aracı gönderilecekmiş.
- Yüzünü asma, öbür sınavda yüz alırsın.
Gül sen, gülün olayım. - Köyün ortasından geçen
çay, çay bahçelerini suluyor.
Ses Türemesi : Sözcükler
kimi eklerle birleşirken zaman zaman araya başka yeni sesler girer. Türkçe'de
ses türemesi olayına fazla rastlanmaz.
Sözcük : Bir kavram
birimidir. Bir varlığın, bir nesnenin ya da bir durumun zihinde canlanabilmesi
için onu karşılayan bir gösterimdir.
Ş
T
Tariz (Taşlama) : Bir
kimseyi iğnelemek, onunla alay etmek amacıyla bir sözü gerçek anlamının tam
karşıtı bir anlamda kullanmaktır. Örnek :
Randevuna sadıkmışsın, beklemekten kök saldık.
O kadar çok konuştu ki söylediklerinden hiçbir şey
anlamadık.
Biraz daha hızlı yürürsen karıncalar bile bizi geçecek.
Temel Anlam : İlk Anlam
(Temel Anlam)
Bir sözcük söylendiğinde aklımıza ilk gelen, kavrayışımızda
ilk uyandırdığı anlamdır. Kısacası, bir sözcüğün biçimlenmesinde, kuruluşunda
esas olan anlamdır. Örnek :
Boğazımda bir yanma var. (Temel Anlam)
Şişenin boğazı kırılmış.
Çanakkale Boğazı'nda müthiş bir tipiye yakalandık.
Babam yedi boğaza bakmaya çalışıyordu.
Ali, boğazına düşkün bir çocuktur.
Terim : Bilim, Sanat, Meslek
ve bir spor dalıyla ilgili kesin anlamı olan özel bir kavramı gösteren gerçek
anlamlı sözcüklere terim denir. Örnek :
Bu sınıfa yirmi sıra yerleştirelim
Toplumsal sınıflar arasındaki çelişkileri inceliyor.
Bu çiçeğin kökü tamamen kurumuş.
Sözcük köklerini ve gövdelerini tanıyalım.
Teşhis - İntak (Kişileştirme -
Konuşturma) : İnsana özgü nitelikleri insan dışındaki varlıklara
aktarmaya kişileştirme denirken, bu varlıkların insan gibi konuşturulmasına da
konuşturma denir. Örnek :
Güneş ışığında yağmurunu döken bulutlar sanki gülüyordu.
(Teşhis)
Ufukta günün boynu
büküldü.
(Teşhis)
Dal, bir gün dedi ki tomurcuğuna :
Tenimde bir yara işler
gibisin.
(İntak)
Türemiş Sözcükler : Yapım
ekleri alarak yeni bir anlam ve biçim kazanmış olan sözcüklere yapıları
yönünden türemiş sözcük denir.
Örnek
:
Ölümün anlamı değişti birden.
U
Ulama : Ünsüz harfle biten
sözcüğün son ünsüz harfinin kendisinden sonra gelen ve ünlü harfle başlayan
sözcüğün ilk hecesiyle birleştirilerek okunmasıdır. Örnek :
Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç
Ü
Ünlem Cümlesi : Korku,
acıma, şaşırma, sevinme, kızma gibi ansızın beliren duyguları anlatmaya yarayan
cümlelere, anlamları yönünden ünlem cümlesi denir. Örnek :
Ah, elim yandı!
Kapıyı açtım ki bir de ne göreyim!
Oh, okul bitti, rahat bir nefes alalım!
O... kimler gelmiş, kimleri görüyorum!
Elimi cebime attım ki cüzdan yok!
Ünsüzler (Sessizler) : Tek
başlarına söylenemeyen, ancak bir ünlünün yardımıyla söylenebilen seslere ünsüz
denir. Türkçe'de 21 ünsüz vardır.
V
Y
Yan Anlam : Sözcüklerin ilk
konuluş anlamına bağlı olarak zaman içinde kazandıkları yeni anlamlardır. Bu
anlama, kullanılış anlamı ya da yan anlam adı verilir. Örnek :
Çocuk kapıyı sessizce açtı. (açmak : Bir şeyi kapalı
durumdan kurtarmak.)
Gömleğinin düğmelerini yarıya kadar açtı. (açmak : Sarılmış,
katlanmış, örtülmüş, buruşmuş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak.)
Okulun karşısına bir büfe daha açtı.(açmak : Bir kuruluş,
bir işyerini işler duruma getirmek.)
Annem çok güzel baklava
açar. (açmak : Kalın bir nesneyi yayarak
ince duruma getirmek.)
Komşumuz tıkanan lavaboyu açtı. (açmak : Tıkalı
bir şeyi, bu durumdan kurtarmak.)
Yapım Eki : Eklendiği
sözcüğün kök anlamıyla bağlantılı bir biçimde yeni anlamda bir sözcük türetmeye
yarayan eklerdir. Yapım ekleri eklendiği sözcüğün anlamıyla birlikte kimi zaman
türünü de değiştirir. Örnek:
balık
örtü
bal
ık
ört ü
balık
bal
ört örtü
Yüklem : Cümlede iş, oluş,
hareket, kısaca yargı bildiren sözcük veya söz grubudur. Bu tanıma dayalı
olarak yüklemin iki şekilde karşımıza çıkabileceğine dikkat edelim.
Z
Zarf (Belirteç) Tümleci :
Yüklemi zaman, durum, miktar, ölçü, yer yön ve soru yönünden gösteren sözcük ya
da sözcük öbekleri cümle içinde zarf tümleci görevi yapar.
Yükleme yöneltilen "Nasıl?" sorusu durum zarfı
tümleciyle ilgilidir.
Salı, Ekim 02, 2012 |
Category: |
0
yorum