İLETİŞİM ÖĞELERİ
Gönderici ile alıcı arasındaki bilgi alışverişine iletişim denir. Yani her
türlü bilgi alışverişi iletişimdir. Bu alışveriş her şekilde olabilir. Sözlü,
yazılı, sanal... işaret, simge aracılığıyla, hatta el kol hareketleri ile...
GÖNDERİCİ (KAYNAK/ VERİCİ): İletişimi başlatan
taraf... Gönderici; kişi ya da kişiler olabileceği gibi kurum da olabilir.
Göndericinin, paylaşmak istediği bilgisi (ileti/ mesaj) vardır. Bu, her türden
bilgi olabilir.
ALICI: Göndericinin gönderdiği bilgiyi
(ileti/mesaj) alan taraf... Göndericinin muhatabı da diyebiliriz. Alıcı, tıpkı
gönderici gibi kişi, kişiler veya kurum olabilir.
İLETI (MESAJ): Göndericinin alıcıya gönderdiği
her türlü bilgi... Beti sözlü, yazılı, görsel; hatta bir işaret bile olabilir.
KANAL: İletilerin kullanıldığı somut araçlar:
Kitap, defter, ileti kaydedilmiş taş parçası, bilgisayar ekranı, CD, kaset...
Sözlü iletişimde ise ses dalgaları olabilir.
DÖNÜT: Alıcının iletiye verdiği tepki.
KOD: iletinin üretildiği şifreleme sistemi.
Bütün doğal diller koddur. Mesela Türkçe.
BAĞLAM: İletişimde görev alan unsurların
birlikte meydana getirdikleri ortam... Bir söz unsurunun aynı kişilerde farklı
zamanlarda farklı algılanmasının nedeni bu iletişimin gerçekleştiği bağlamdır.
BAĞLAM: Kelimelerin farklı ortamlarda değişik
anlamlar ifade edecek şekilde kullanılmasına da bağlam denir. Yani bir kelime
farklı cümlelerde değişik anlamlarda kullanılabilir.
GÖSTERGE: Kendi dışında bir başka şeyi
gösteren, düşündüren, onun yerini alabilen nesne, görünüş ya da olguya denir.
Göstergeler ikiye ayrılır:
Dil göstergeleri,
Dil dışı göstergeler
GÖNDERGE: Göstergelerin gerçek dünyadaki
karşılığıdır. ;göstergesidir. Zaten dil, göstergelerden oluşan bir sistemdir.
DİL DIŞI GÖSTERGELER
1. BELİRTİ(DOĞALGÖSTERGE): Amacı olmayan, istem dışı gelişen doğal
göstergelerdir. Bunların bir amacının olmaması, anlamının da olmadığını
göstermez. Mesela "kar"ın yağması kışın, yüksek ateş hastalığın
belirtisidir.
2. BELİRTKE: İletişim kurma, bir ileti
aktarma, bir bilgi verme amacı içeren göstergelerdir. Gösterenle gösterilen
arasındaki ilişki bu göstergelerde nedensiz ve uzlaşımsaldır. Örneğin üçgen ( V
) işareti trafik levhasında "yol ver" demektir. Bu işaretin bu anlam
için seçilmesinin herhangi bir nedeni yoktur; ama amacı vardır. Amaç, toplumsal
uzlaşma. Ayrıca tehlike, alarm göstergeleri; gemilerde kullanılan bayraklar,
sirenler; demiryollarında kullanılan ışıklar, çeşitli iletileri taşıyan kol
hareketleri; trafik ışıklan, bir kod olan Mors alfabesindeki her bir harfi ya
da rakamın göstergesi de belirtkedir.
3. GÖRSEL GÖSTERGE (İKON): Bir gerçekliği
doğrudan doğruya aktaran bütün şekiller birer ikondur. Fotoğraf ve resimler...
4. SİMGE: Uzlaşmaya bağlı olarak soyut ve sayılamayan
tek bir gösterilene göndermede bulunan görsel biçimdir. Örneğin bir güvercinin
fotoğrafı ya da resmi bir ikondur. Aynı resim Birleşmiş Milletler binasının
duvarında durduğunda bir simgeye dönüşür. Çünkü bu resmin gönderme yaptığı şey,
güvercinin kendisi değil, bir uzlaşma sonucunda karar kılınan
"barış"tır. Kalp, aşkın; dengede duran terazi adaletin; kum saati,
zamanın simgesidir. Aynı gösterge her toplum ve medeniyet için ayrı bir şeyin
simgesi olabilir.
DİLİN İŞLEVLERİ
1. GÖNDERGESEL İŞLEV (GÖNDE RİCİLİK İŞLEVİ): Dil, göndergeyi olduğu
gibi ifade ederse bu işlev söz konusudur. Bu, başka bir ifadeyle dilin bilgi
verme işlevidir. Burada amaç, gönderge konusunda alıcıya doğru, nesnel,
gözlemlenebilir bilgi vermektir. Mesela gazete haberlerinde dil, göndergesel
İşlevinde kullanılır.
2. HEYECANA BAĞLI İŞLEV: İleti, göndericinin
iletinin konusu karşısındaki duygu ve heyecanlarını dile getirme amacıyla
oluşturulmuşsa bu işlev söz konusudur. Dilin göndergesel işlevinde nesnellik,
heyecana bağlı işlevinde öznellik hâkimdir. Özel mektuplarda, öznel
betimlemeler ve anlatılarda, lirik şiirlerde, eleştiri yazılarında dilin
heyecana bağlı işlevinden sıkça yararlanılır. Yani kişisel duygu ve
düşüncelerin olduğu cümlelerde dilin bu işlevi kullanılır.
3. ALICIYI HAREKETE GEÇİRME İŞLEVİ: ileti,
alıcıyı harekete geçirmek üzere düzenlenmişse dil, bu İşlevde kullanılmıştır.
Alıcıda davranış değişikliğini amaçlar. Dil daha çok reklâmcılık sektöründe bu
işlevde kullanılır. Aşk söylemleriyle propaganda amaçlı siyasi söylevler,
reklâm metinleri, genelgeler, el ilanları, yemek tarifleri genellikle dilin bu
işleviyle oluşturulur. Emir, telkin, öneri cümlelerinde bu işlev vardır.
4. KANALI KONTROL İŞLEVİ: İleti, kanalın
iletiyi göndermeye uygun olup olmadığını öğrenmek amacıyla düzenlenmişse bu
işlev kullanılır. Amaç iletişimin sürekliliğini sağlamaktır. Ayinlerde,
törenlerde, uzun söylevlerde, aile yakınları ya da sevgililer arasındaki
konuşmalarda bu işlev sıkça kullanılır. Örneğin öğretmenin sınıfa “Anladınız mı?”
demesinde bu işlev söz konusudur.
5. DİL ÖTESİ İŞLEV: İleti, dille ilgili
bilgiler vermek üzere düzenlenmişse bu işlev kullanılmış demektir. Bu tür
iletilerde dil göstergelerinin göndergesi dilin kendisidir. Bu işlevde
iletiler; dili açıklamak, dille ilgili bilgiler vermek için düzenlenir. Yani bu
cümle (ileti) dilin kendisini açıklayan, göstergesi de göndergesi de dil olan
bir yargıdır.
Daha çok bilimsel
metinlerde ve öğretme amaçlı konuşmalarda karşımıza çıkan bu işlev günlük
hayatta da kullanılır. "Beni yanlış anlama, bu sözcüğü mecaz anlamda
kullandım." cümlesinde olduğu gibi.
Bu işlevin amacı da
tıpkı göndergesel işlev gibi nesnel bilgiler vermektir. Tek farkı dil ile
ilgili bilgiler vermeyi amaçlaması...
6. ŞİİRSEL (POETİK) İŞLEV: İletinin iletisi
kendinde ise dil, bu işlevde kullanılmıştır. Bu durumda ileti, kendi dışında
herhangi bir şeyi ifade etmez. Obje, iletinin kendisidir. Örneğin şiirlerde
şiirin amacı o şiirin kendisidir. Bir şiir sadece şiir olduğu için önemli ve
anlamlıdır. Şiirsel metinler kendinden başka bir şeyi ifade etmeye ihtiyaç
duymaz. Yani şiirin gerçekliği şiirin kendisindedir. Bu gerçeklik, kurmaca bir
dünyanın ürünüdür. Dilin şiirsel işleviyle yazılan metinlerde kurmacanın egemen
olması; iletinin insandan, hayattan ve yaşanılan dünyadan tümden soyutlanması
demek değildir. Bu işlevde dil, insana özgü durumları sanatsal gerçekliğe
dönüştürmede bir araç gibi kullanılır. Burada karşımıza çıkan gerçeklik, sanata
özgü gerçekliktir. Edebi metinlerde (şiir ya da düz yazı) şiirsel işlevin
hâkimiyetinde dilin diğer işlevleri de kullanılır.
Bir metinde ya da
konuşmada dil, birden çok işlevde kullanılabilir. Ama bir işlev daha
belirgindir.
ANLATIM TÜRLERİ
1. ÖYKÜLEYİCİ
ANLATIM (HİKÂYE ETME): Öyküleyici anlatım (anlatma) esastır. Bir
anlatıcının bir olayı veya birbiriyle İlişkili olayları anlatması veya
nakletmesi sonucu ortaya çıkan anlatıma "öyküleyici, anlatım" denir.
Bu anlatım türünde olay, kişi, zaman, mekân, anlatıcı ortak öğelerdir. Bir
arada bulunmak zorunda olan en az iki kişinin veya iki kişi yerine geçen kavram
veya varlığın bireysel farklılıklar sebebiyle karşı karşıya gelmesi veya
çatışması sonucu ortaya çıkan eyleme "olay"; eylem zincirine de
"olay zinciri" denir. Sanat metinlerinde "olay örgüsü",
öğretici metinlerde "olay zinciri" söz konusudur. Olay zincirinde
yaşanmış olay aynen anlatılırken, olay örgüsü kurmacadır. Olay kurmaca da olsa
gerçekleşebilir, yani gerçekçi olmalıdır. Yine öğretici metinlerde anlatıcı,
gerçek kişi iken sanat metinlerinde, kurmaca kişidir. Sanat metinlerinde
anlatıcı 3 temel bakış açısının birinden hareketle olayı, mekanı, kişileri ve
zamanı anlatır.
Öyküleyici anlatım
hem "öğretici metinler"de hem de “sanat metinleri”nde kullanılır.
SANAT METİNLERİNDE 3 TEMEL BAKIŞ AÇISI
İLAHİ BAKIŞ AÇISI
: Anlatıcı her şeyi bilir. Kişinin aklından geçenleri, başına
gelecekleri, kimsenin bilmediği saklı gerçekleri...
KAHRAMAN BAKIŞ AÇISI (1 şahıs
ağzından) : Anlatıcı metindeki kahramanlardan bindir, olayları kahraman kadar
bilir.
GÖZLEMCİ BAKIŞ AÇISI (3 şahıs
ağzından): Anlatıcı olup biteni kamera sessizliğiyle arkadan izler.
2. BETİMLEYİCİ ANLATIM: Bu anlatım
türünde tasvir (betimleme) esastır. Bir olayı, varlığı tüm özellikleri ile
tanıtmak söz konusudur. Adeta kelimelerle resim yapmaktır, iki türlü betimleme
vardır.
Ruh çözümlemeleri
de betimlemedir; ancak buna "tahlil" denir. Bir kişinin fiziksel ve
karakter özelliklerinin betimlenmesine ise "portre" denir.
BETİMLEME
SANATSAL BETİMLEME AÇIKLAYICI BETİMLEME
özneldir nesneldir
3. COŞKU VE HEYECANA BAĞLI ANLATIM(LİRİK
ANLATIM): Coşturucu anlatımda "ben" ve "biz" zamiri
hareket noktası durumundadır. Bu anlatımda duygu ve çağrışım değeri olan
kelimeler vardır. Heyecan, mutluluk veya mutsuzluk ifade eden; dinî duyarlılık,
derin düşünce, yüceltme gibi hâlleri dile getiren söz öbekleri kullanılır.
Lirik şiirler bu anlatım türünün en belirgin örnekleridir.
4. DESTANSI (EPİK ANLATIM): Öyküleyici
anlatıma benzer. Bu anlatım türünde de olay, kişi, zaman, mekân, anlatıcı ortak
öğelerdir. Yalnız burada anlatıcı, ilahi bakış açısını kullanır. Olayda gerçek
ve hayal iç içedir. Gerçekten olan bir olay, nesilden nesle aktarılırken
zamanla olağanüstü özellikler kazanır. Destanlarda bu anlatım türü kullanılır.
5. EMREDİCİ ANLATIM: Emredici sözlü ve yazılı
anlatım, okuyucuyu bir iş yapmaya, bir eylemde bulunmaya, bir davranışı
gerçekleştirmeye zorlar. Alıcı durumundaki okuyucu veya dinleyici kendisine
söyleneni yerine getirip getirmeme durumundadır. Bu tür metinlerin öğretici ve
açıklayıcı yönleri de vardır. Ama öğretici ve açıklayıcı metinlerden farklıdır;
çünkü bu anlatım türünde emir, telkin, öneri ifade eden kelime ve kelime
grupları çokça kullanılır. Kanun ve yönetmelik metinleri, kullanma kılavuzları,
uyulması gereken kuralları bildiren bütün metinler, reklâm metinleri vb. bu
anlatım türünde yazılmıştır.
6. ÖĞRETİCİ ANLATIM: Açıklama, aydınlatma,
bilgi verme amacı vardır. Öğretici metinlerde kullanılan bu anlatım türünde söz
sanatlarına, dilin bünyesine mal olmamış yan anlam İfade eden kelime ve kelime
gruplarına yer verilmez. Öğretici metnin anlaşılması ve yorumlanması için
okuyucu verilen bilgiyi kavrayabilecek birikime sahip olmalıdır. Mesela tıpla
ilgili bir makaleyi anlamak için tıp konusunda gerekli birikime sahip olmak
gerekir.
7.AÇIKLAYICI ANLATIM: Açıklayıcı yazılar
sorunu ortaya koyan cümle veya cümlelerle başlar. Sorunu çözümleyen
açıklamalar, örnekler, karşılaştırmalar ile devam eder. Özetleyici, yargı
bildiren ifadelerle sona erer. Bu anlatım türünde kelimelerin gerçek anlamda
kullanılmasına özen gösterilir. Kesin ve açık ifade önemlidir. Açıklayıcı
anlatımda tanımlama, açıklayıcı betimleme, sınıflandırma, örneklendirme,
benzerlik ve karşıtlıklardan yararlanarak metinler düzenlenir.
8. TARTIŞMACI ANLATIM: Bu anlatım türünde
farklı görüşler söz konusudur ve karşıtlarını çürütecek bir önerme vardır.
9. KANITLAYICI ANLATIM: İnandırma, aydınlatma,
bir başkasına kendi görüşünü kabul ettirme amacım taşır. Örneklere, farklı
kişilerin düşüncelerine başvurulur. Kanıtlayıcı metinlerde kavramları tanımlama
ve açıklama önemlidir. Okuyucuyu veya dinleyiciyi ikna etmek, düşündürmek ve
üzerinde durulmak istenen konudan uzaklaşmamak için bazı kelime, kelime grubu
veya cümleler aralıklarla tekrar edilir.
Tartışmacı anlatıma
benziyor; ancak kanıtlayıcı anlatımda kendi görüşünü kanıtlamanın yanında
açıklama, aydınlatma amacı da vardır. Oysa tartışmacı anlatımda amaç, sadece
karşıt görüşmeleri çürütmektir.
10. DÜŞSEL (FANTASTİK) ANLATIM: Çağrışıma
bağlı, olağandışı durumların anlatıldığı, hayal gücünün serbestçe işlemesiyle
oluşan anlatım türüdür. Masal, bilimkurgu roman, öykü gibi türlerde kullanılır.
Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi, Örümcek Adam, Süpermen gibi filmlerin
metinleri bu anlatım türünün en belirgin örnekleridir.
11. GELECEKTEN SÖZ EDEN ANLATIM: Bu, fantastik
ya da gerçekçi bir metin olabilir. Özelliği gelecekten söz etmesidir.
12. SÖYLEŞMEYE BAĞLI ANLATIM (DİYALOG):
Sohbet, diyalog, mülakat adı verilen metinler söyleşme çevresinde oluşur. İç
konuşma (monolog) da söyleşmeye dayanır. Günlük hayat, roman, hikâye ve
tiyatrolarda karşılıklı konuşma (diyalog) ve ikiden fazla kişinin konuşmasına
bağlı metinler söyleşme anlatım türü çevresinde oluşur.
13. MİZAHİ ANLATIM: Mizahi metinler alıcıyı
güldürme, eğlendirme eylemi içinde düşündürme amacıyla düzenlenir. Öne
çıkarılan güldürme ve alay cümleleri içinde eleştirme, yerme anlamı gizlidir.
Güldürücü roman, öykü, senaryo, fıkra, masal gibi metinlerde bu anlatım
kullanılır. Güldüren metin veya metin parçalarında gülmeye sebep olan
karşılaştırmalar, durumlar, hareketler, kelime ve kelime grupları belirtilir.
Bu yazılarda ses, hareket, konuşma, görünüş taklitleri vardır.
METİN TÜRLERİ
Aşağıdaki şemada da
belirtildiği gibi "edebi" ve "öğretici" olmak üzere iki
çeşit vardır. Edebi metinler kurmacadır, özneldir, bilgi vermek amacı taşımaz.
Amacı; estetik zevk vermek ve heyecan uyandırmaktır. Öğretici metinler ise
kurmaca değildir, bu metinlerde gerçeklik söz konusudur. Öğretici metinler
nesneldir; amaçlarının arasında "haber vermek, bilgi vermek, ikna etmek,
kanıları değiştirmek, uyarmak, düşündürmek, yönlendirmek, tanıtmak" yer
alır. Hem edebi metinler hem de öğretici metinlerde "anlatmaya bağlı
metinler" in olduğuna dikkat etmek gerekir. Anlatmaya bağlı metinler kendi
arasında "öğretici" ve "sanat metinleri" olmak üzere
gruplandırılabilir.
Alparslan YILMAZ
KAYNAKÇA
1. MEB Talim ve
Terbiye Kurulu Başkanlığı DİL VE ANLATIM DERSİ Öğretim Programı ve Kılavuzu.
MEB. Ankara, 2005
2. Ortaöğretim Dil
ve Anlatım 9 Sınıf; MEB. Ankara, 2006
3. Ortaöğretim Türk
Edebiyat 9 Sınıf; MEB. İstanbul. 2006
4. Ortaöğretim Dil
ve Anlatım 10 Sınıf Ders Kitabı. MEB. Ankara, 2006
5. Lise Dil ve
Anlatım 9. Prof. Dr. Şerif AKTAŞ. Bilge Ders Yayınları, Ankara, 2005
6. 9 Sınıf
Türkçe-Türk Edebiyatı-Dil ve Anlatım, Yusuf ARAS. Esen Yayınları. Ankara, 2007